DIŞ HABER - Türk ve İtalyan kadınların başörtüsü ve baskı isyanı Esma Çakır / Roma, 29 Temmuz () - Yaşanan darbe girişimi sonrası Türkiye’nin İslamileşme yoluna girdiği, artık kadınların baskı altında olduğu ve başörtüsüz sokağa çıkamayacağına ilişkin İtalyan basınında yer alan mesnetsiz haberlere, hem Türk hem de İtalyan kadınlar isyan etti. La Repubblica gazetesi geçen hafta, “Türkiye’de İslam fanatikleri: Şimdi tüm kadınlar başörtüsü takacak” başlıklı bir habere imza attı. 15 Temmuz sonrası İstanbul sokaklarından izlenimlerini aktaran Türkiye uzmanı muhabir Marco Ansaldo, Beşiktaş’ta sakallı adamların Batılı tarzda giyinen kızlara laf atarak, bunların onların iyi günleri olduğunu, yakında hepsinin başörtüsü takmak zorunda kalacaklarını söylediklerini öne sürdü. Ansaldo ayrıca, darbeyi protesto edenlerin sürekli tekbir getirdiğine de vurgu yaparak, İslami bir devlete doğru gidildiğini öne sürdü. Bu haberden alıntı yapan İl Giornale gazetesi ise, “Erdoğan hayranları övünüyor: Kadınlara başörtüsünü empoze edeceğiz” başlığıyla bir haber yayımladı. Bunun yanı sıra birçok İtalyan yayın organı da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, darbe teşebbüsünü fırsat bilerek başkanlık sistemini getirdikten sonra ülkeyi İslamileştireceği ve kadınların artık başörtüsüz sokağa çıkamayacağı yönünde haberler yayımladı. TÜRKİYE’DE YAŞAYAN İTALYAN VE TÜRK KADINLAR KIZGIN Bunun üzerine Türkiye’de yaşayan 96 İtalyan, Türk ya da hem İtalyan hem Türk 96 kadın, Corriere della Sera gazetesine bir mektup göndererek, gerçeği yansıtmadığını belirttikleri bu haberlere öfkesini ifade etti. Facebook’taki “Italiane in Turchia (Türkiye’deki İtalyan kadınlar)” grubu adına İtalyan dili ve kültürü öğretmeni Deniz Görgülü’nün kaleme aldığı mektupta, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’nin her cephede görünür bir şekilde İtalyan basınının saldırısına uğradığı belirtildi. Özellikle bu ülkedeki kadınların durumu konusunda dezenformasyon yapıldığına dikkat çekilirken, “Şu günlerde İtalyan basının yaratmaya çalıştığı gibi, baskı, zulüm gören ve başörtüsü takması zorunlu kadın imajını reddediyoruz” denildi. Bu mektubun amacının, bu konuda doğru bilgiler aktarmak olduğu ve Türkiye’de başörtülü ya da değil, açık ya da kapalı elbiseler giyen kadınların birlikte yaşadığına dikkat çekildi ve kadınların özgürlüklerine ve haklarına müdahale edilmediği belirtildi. “Biraz sarsılmış” olsa da 15 Temmuz gecesinden sonra günlük hayatlarının bu ülkede değişmediğini anlatan söz konusu kadınlar, “Daha önce yaptıklarımızı şimdi de yapıyoruz: dışarı çıkıyor, işe gidiyor, şortlarımızı giyiyor, alışveriş yapıyor, arkadaşlarımızı eve davet ediyor, havuza, spor merkezine, zumba, dekupaj ve Latin dansı kursuna gidiyor, bisiklete biniyor, paten yapıyor, koşuyor, tenis oynuyor ve hatta selfie yapıyoruz” örneklerini verdi. “TÜRK KADINI HER SEKTÖRDE VARLIK GÖSTERİYOR” “Büyük ve ileri görüşlü” diye anılan Mustafa Kemal Atatürk’ün modern ve daha fazla batılılaşmış bir ülke kurduğuna vurgu yapılan metinde, Türkiye’deki kadınların 1936 yılında oy kullanmaya başladığı da hatırlatıldı. 1987 yılında başörtüsünün tüm kamu kuruluşlarında kullanılmasının yasaklandığı belirtilen yazıda, bu şekilde binlerce başörtülü kadının eğitim ve çalışma haklarının engellenmesi, başörtüsü takmayı bırakıp bırakmamak arasında bir tercihle baş başa bırakılması da eleştirildi. 2013 yılında kamu kuruluşlarında başörtüsü yasağının kalkması ile Türk kadını için önemli bir adım atıldığı belirtilen mektupta, bunun toplum için zorunlu bir hareket olduğu da ifade edildi. Türk kadınının, ülkedeki her türlü sektörde varlık gösterdiğinin altı da çizilirken, Tansu Çiller’in 1993-96 yılları arasında başbakanlık yapmış olduğu da hatırlatıldı. Tüm bunlardan, Türkiye’nin kadınlar için cennet olduğu anlamının da çıkarılamayacağı savunulurken, bunun tüm dünya ülkeleri için de geçerli olduğu kaydedilerek, “Ancak şu günlerde, baskı altına alınan ve zulüm gören kadın imajı, mevcut Türkiye’de gerçeği yansıtmamaktadır” denildi ve hükümetin de ajandasında kadınların mevcut durumunu değiştirmeye yönelik herhangi bir şey bulunmadığı kaydedildi. Darbe girişimi sonrası yetkililerin suçlularla mücadele başlattığı, ancak bunun tehlikede oldukları anlamına gelmeyeceğini belirten 96 kadın, “Bu, sadece avukat ya da öğretmen olduğunuz için tutuklandığınız anlamına gelemez. Böyle bir genelleme tehlikelidir” de denildi.