İZMİR Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi'nde, 'Türkiye'de savcı olmak' başlıklı konferans verdi. Mezun olduğu okulda bulunmanın heyecanını yaşadığını belirten Güre, "Okulu nasıl bitirirken zorlanıyorsanız iş hayatında da zorlanacaksınız. Buna şimdiden hazırlanın. Kendinizi zora alıştırın" dedi. 
DEÜ Hukuk Fakültesi'nin 'Benim Fakültem, Benim Üniversitem, Benim Şehrim, Benim Ülkem' konferanslar dizisinde, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre ağırlandı. Başsavcı Güre'nin Hukuk Fakültesi Konferans Salonu'ndaki 'Türkiye'de savcı olmak' başlıklı konferansına; Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Refik Korkusuz, Genel Sekreter Dr. Saip Tiryakioğlu ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Kendisinin de 26 yıl önce Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduğunu hatırlatan Güre, burada konferans vermenin kendisi için önemli olduğunu vurguladı.
Hukuk mesleğinin özverili çalışma gerektirdiğini söyleyen Başsavcı Güre, "Hakim, savcılık adaylığı dahil 33 senem İzmir'de geçti. 1999 yılı Ocak ayında kura çekerek İzmir'den ayrıldıktan 20 yıl sonra 2019 yılı yaz kararnamesi tekrar İzmir'e döndüm. Öğrencilik hayatım uzun ve hareketli geçti. Hem okudum hem çalıştım. Önemli olan mesleği sevmek. Zahmetsiz rahmet olmaz. Okulu nasıl bitirirken zorlanıyorsanız iş hayatında da zorlanacaksınız. Buna şimdiden hazırlanın. Kendinizi zora alıştırın" diye konuştu. 
'İLK GÜNÜMDE DARBE OLDU'
Diyarbakır'a 2016 yılında atandığını anlatan Başsavcı Güre, "2016 Haziran ayında kararnamem açıklandı. 14 Temmuz 2016'da Diyarbakır'a gittim. 15 Temmuz 2016 tarihinde resmi olarak görevime başladım, akşam darbe oldu. O gün hayatımın en zor günlerinden birini yaşadım. Bilmediğim bir şehirde, ilk günümde akşam darbe oldu. Düşünecek hiçbir şey yoktu, sadece yapmak vardı. Biz de gereğini yaptık" dedi.
Görevindeki ilk günü olması nedeniyle sadece başsavcı vekili ile telefon irtibatı kurabildiğini belirten Güre, lojmandaki hakim ve savcıları bahçeye çağırdığını; ancak 198 hakim ve savcıdan sadece 13'ünün geldiğini anlatarak, şunları söyledi:
"FETÖ'cü olmayan 13 kişiymişiz. Bu çok acı bir şey. 'Ne yapacağız' dediler, 'Herkesi alacağız' dedim. Hava üssünde 48 tane tam donanımlı F16 var. 6'sı o gece Ankara'yı bombalamak için kaçırıldı. Darbeyi silahlı kuvvetlerin içinden bazı unsurların yaptığını düşünürseniz çok sıkıntılı bir tablo var. Diyarbakır'ın kendine özgü bir zorluk derecesi de var. Diyarbakır tayini böyle bir geceyle başladı. 3 yılda binlerce insan hakkında işlem yapıldı. Genç savcı arkadaşlarımız aynı lojmanda oturdukları meslektaşlarının ev aramalarına girmek zorunda kaldı, çok ağır travmalar yaşadılar. Biz deneyimlerimizle o arkadaşlarımıza psikolojik destek vererek o işlemleri yaptık. Mesleki zorluklara örnek olarak anlattım. Hangi işi yapıyorsanız yapın, kararlı ve dirayetli olmanız lazım. Hukukçuluk hamasetle yapılacak bir iş değil. Hakikaten emek verilerek yapılacak bir iş."
Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Güre, kamu sektöründeki en büyük sorunun hantallık olduğunu, bu yapıdan kurtulmak gerektiğini söyledi. Devlet adamlığının zor görev olduğunu belirten Güre, "Ben kendimi devlet adamı olarak görüyorum. Tunceli ve Diyarbakır gibi zor iki yerde çalışıp diğer bölgelerde de nitelikli işlerde çalışmamızdan dolayı hiç kimsenin adamı olmamak güzel bir şey. Devletin adamı olmak güzel bir duygu. Doğrusu bu, hakkını vermek böyle olur bence. Hukuku uygulayarak, toplumun değerlerini ve hassasiyetlerini göz önünde tutarak meslek yapmak önemli bir şey" diye konuştu.
Konferansın ardından Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Refik Korkusuz, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre'ye günün anısına plaket verdi.