Murat KİBRİTOĞLU/ADANA, () - ADANA, Mersin ve Hatay'ın da içinde bulunduğu bölgede araştırma yapan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, tarımsal desteklerdeki artışın, dövizdeki yükselişe yetişemediği için çiftçinin giderek yoksullaştığını söyledi.
Türkiye nüfusun yüzde 21.3'nün yani 16 milyon 600 bin kişinin tarım ile geçimini sağladığını belirten Gülçubuk, bu kesimin milli gelirinin her geçen gün azaldığını belirtti. Gülçubuk, "16.6 milyon nüfus iyimser bir söylemle 45- 47 milyar doları paylaşacak ki bu da tarımda kişi başına yaklaşık 2 bin 800 dolar gelir demektir. Tarım nüfusu ne yazık ki ülke ortalamasının üçte birinden daha az milli gelire sahip ve yoksulluğu paylaşıyor. Tarım işletmelerinin yüzde 90'ının küçük işletme olduğu dikkate alınırsa tarım ile uğraşan nüfusun üçte ikisinden fazlasının yıllık milli geliri 2 bin doları bile bulmamaktadır. Dövizdeki artış ile birlikte mazot, gübre, tohum gibi girdi fiyatları da artacağı için tarımdaki yoksullaşma kaçınılmaz olacak" dedi.
GELİR KAYBI ÖNLENEBİLİR
Çiftçinin döviz artışı karşısındaki gelir kaybının mısır destekleme alım fiyatının açıklanmasıyla engellenebileceğini savunan Gülbuçuk şöyle devam etti:
"2014 yılında prim ile birlikte mısır alım fiyatı tonu 720 TL'dir. 2015 yılında ise bu miktar tonu 765 TL'ye yükselmiştir. Yani, yüzde 6.2 oranında bir fiyat artışı olmuştur. Oysa aynı dönemde dolardaki artış yüzde 30'ları yakalamıştır. Girdi kullanımı açısından gübre fiyatı üzerinden örnek verilecek olursak; Ocak-2015'te tonu 1.550 TL olan fiyat, hemen mart ayında 1.650 TL'ye yükselmiş ve daha sonra dolardaki yükseliş ile birlikte 1.800 TL ton sınırına kadar gelmiştir. Yani, 8 ayda gübrede yüzde 15'e varan artışlar yaşanmıştır. Bu durumda çiftçi bir yandan girdi fiyatlarındaki artış ile daha yüksek maliyetle üretimde bulunurken diğer yandan dövizdeki artış ve bunun karşılığında düşük destekleme fiyatı marjları ile daha da az gelir elde etmekte ve yoksullaşmaktadır. Bu durumdan en çok etkilenenler küçük ve orta ölçekli çiftçiler olup, bu durum hem aile çiftçiliğinin geleceği hem de temel ürünlerde gıda güvencesi açısından tehdit oluşturmaktadır."

FOTOĞRAFLI