Gökhan ARTAN/Kamera;Mertcan ÖZTÜRK/İSTANBUL, ()- İstinye Üniversitesi’nin konuğu olan Alman sosyal psikolog Prof. Dr. Philipp Süssenbach, cinsel şiddetin afiş veya kampanyalarla azaltılamayacağına dikkat çekerek, “Cinsel şiddet ile mücadelede en etkili yöntem, mağdur olan kadınların yaşadıklarını topluma anlatmaları ve toplum bireyleriyle bir etkileşim içine girmeleridir” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi verilerine göre dünya genelinde yaklaşık her 10 kadından 4’ü fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor. İstinye Üniversitesi’nin konuğu olan Almanya’nın Bielefeld Üniversitesi’den sosyal psikolog Prof. Dr. Philipp Süssenbach öğrencilerin yoğun katılım gösterdiği “Sosyal Psikolojik Açıdan Cinsel Şiddet” konusunda bir sunum yaptı.

“MAĞDURİYET YAŞAYANLARDAN ÖĞRENEBİLİRİZ”

Sunum sonrası Demirören Haber Ajansı’na () özel açıklamalarda bulunan Alman sosyal psikolog Prof. Dr. Philipp Süssenbach, “Cinsel taciz ve tecavüz çok karmaşık bir olgu. Her boyutta bunu incelememiz lazım. Özellikle bunun kültürel, toplumsal ve bireysel boyutu var. Bu kadar karmaşık bir olguda birçok bilinmeyen risk faktörü de var. Bunların hepsini anlamamız çok önemli. Cinsel şiddetin ve tecavüz olaylarının arttığını söyleyemeyiz. Tam kayıtlara polisten ulaşmak çok zor. Bu bütün ülkeler için geçerli ancak bunu mağduriyet yaşayan kişilerden öğrenebiliyoruz” dedi.

“MÜCADELEDE EN ÖNEMLİ ŞEY MAĞDUR OLANIN ANLATMASI”

Cinsel şiddet ile mücadelede afişler ve kampanyaların işe yaramadığının altını çizen Prof. Dr. Philipp Süssenbach’a göre mücadele için en önemli olayın mağdurlarının şiddeti anlatması olduğunu söyledi. Prof. Dr. Süssenbach, “Çünkü bu afişler ve kampanyalar yalnızca insanlara ne yapması veya ne yapmaması gerektiği ile ilgili bilgi veriyor. Aslında mücadelede en güzel yol mağdur olan kadınların yaşadıklarını topluma anlatmaları ve toplum bireyleriyle bir etkileşim içine girmeleridir” şeklinde konuştu.

“EN ÇOK SALDIRININ GÖRÜLDÜĞÜ ÜLKE ETİYOPYA”

Cinsel şiddetin en çok yaşandığı ülkenin Etiyopya, en az yaşanan yerin ise Japonya olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Süssenbach, “Japonya yüzde 6 ile en az görülme sıklığı olan ülke. Etiyopya ise yüzde 60 ile en yükseğidir. Dünya geneline bakıldığında 6 ila 60 arasında bir görülme sıklığı görebiliyoruz. Toplumsal yapının özelliklerinin yanı sıra cinsel istismar ve tecavüz olaylarında erkek ile kadın arasındaki güç dengesi de önemlidir. Bu denge ne kadar farklıysa cinsel istismar da o kadar artabiliyor. Japonya örneğine baktığımızda kadınlar ile erkekler arasında bu güç dengesi daha yakın ve kadınların toplumdaki yeri büyük. Avrupa’da ise görülme sıklığı biraz daha düşük ama özellikle yakın ilişkilerde ülkeden ülkeye değişmesine rağmen yüzde 20 ila yüzde 30 arasında bir değişiklik gösteriyor. Amerika’da da oran yüksek ve burada yüzde 30 oranında cinsel şiddetin olduğunu biliyoruz. Özellikle yakın ilişkilerde bunun gerçekten bir cinsel istismar veya tecavüz olup olmadığını öğrenmek çok zor. Bir fiziksel zarar olmadığı sürece bu olayın olup olmadığına karar vermek çok zor. Bundan dolayı da polislerin işi çok zorlaşıyor” diye konuştu.

“ALMANYA’DA DA KURALLAR DEĞİŞTİ”

Cinsel şiddet konusunda ülkesi Almanya’da da kanunların değiştiğini hatırlatan Alman sosyal psikolog Prof. Dr. Philipp Süssenbach, “Almanya’daki eski kanuna göre hakimler şuna bakıyordu: bir kadının tecavüz esnasında donup kalması tecavüze uğradığının bir kanıtı olabilecekken yeni kanuna göre, bir kadının ‘hayır’ demesi cinsel istismar veya tecavüzün cereyan ettiği anlamına gelmekte" dedi.  Sunum sonunda Prof. Dr. Philipp Süssenbach öğrencilerin sorularını yanıtladı.