ANAYASA Mahkemesi (AYM), sahip olduğu arazi sit alanı içinde olduğu gerekçesiyle Hazine'ye devredilen Kastamonu'nun Cide ilçesi Kalafat köyünde oturan Kemal Yılmaz'ın, Anayasa’nın 35'inci maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Kemal Yılmaz, 1978 tarihli 'Köy Senedi' ile tapusuz taşınmazı önceki zilyetlerinden satın aldı. Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 1992 yılında verdiği kararla söz konusu araziyi 1’inci derece doğal ve 1’inci derece arkeolojik sit alanı olarak tespit etti. Aynı Kurul, 2007 yılında verdiği karar ile arkeolojik sit alanı derecesini 2’nci derece olarak değiştirdi. Yılmaz'ın, tek katlı kargir ev inşa ederek kullanmaya başladığı taşınmaz, 2008 yılında yapılan kadastro çalışmalarıyla bahçe niteliğiyle Hazine adına tespit edildi. Yılmaz, taşınmazın 100 yılı aşkın süredir özel mülk niteliğinde olduğunu ileri sürerek tespite itiraz etti. Cide Kadastro Mahkemesi, 1’nci derece doğal sit alanı içinde kalan yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davayı reddetti. Yargıtay'ın bozma kararı üzerine yerel mahkeme davayı 2'nci kez reddetti.
YENİDEN YARGILAMA YAPILACAK
Kararın kesinleşmesi üzerine Yılmaz, 31 Mart 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Yılmaz başvurusunda, uyuşmazlık konusu taşınmazın arkeolojik ve doğal sit alanı olarak ilanından önce zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğini ve taşınmazın Hazine adına tespit edilmesiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini öne sürdü. Başvuruyu 24 Ekim’de görüşen AYM, Anayasa’nın 35’inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Kararın bir örneği ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Cide Kadastro Mahkemesi’ne gönderildi. Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan gerekçeli kararda, dava konusu taşınmazın sit alanı ilan edildiği tarihe kadar zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) tarafından ortaya konulan tespitlerin dikkate alınması gerektiğine işaret edildi.
'MÜLKİYET HAKKINA ÖLÇÜSÜZ MÜDAHALE VAR'
Kararda, "İdari ve yargısal sürecin bütününe bakıldığında mülkiyet hakkının korunmasında usule ilişkin güvencelerin somut olayda yerine getirilmediği, başvurucunun bu güvencelerden yararlandırılmadığı sonucuna varılmıştır. Bu sebeple mülkiyet hakkı ile müdahalenin dayandığı kamu yararı arasında olması gereken adil denge başvurucu aleyhine bozulmuş olup, mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçüsüzdür" ifadelerine yer verildi.