Her 7 kişiden 1?i böbrek hastası, tuz tüketimi azaltılmalı?
Buse ÖZEL ? Hüseyin ÇAKMAK, İSTANBUL, () DÜNYADA yaklaşık 500 milyon böbrek hastası bulunurken Türkiye'de her 7 kişiden 1'i böbrek hastası. Böbrek hastalıklarının en önemli nedenlerinden birinin diyabet olduğunu belirten Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, Türkiye'nin böbrek hastalıklarını önlemede attığı en önemli adımın ekmekte tuz miktarını kısıtlamak olduğunu belirtti. 
Her yıl mart ayının ikinci perşembesi "Dünya Böbrek Günü" olarak kutlanırken, bu yılın temasının "Böbreğine Söz Ver" olarak belirlendiğini ifade eden Türk Nefroloji Derneği ****Üyesi?**** ve Yeditepe Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı sözlerine şöyle devam etti: "Her yıl mart ayının ikinci perşembesi Dünya Böbrek Günü olarak kutlanıyor ama bu aslında bir kutlama değil de farkındalık günü. Böbrek öyle bir organ ki fonksiyonlarının yüzde 70'ini kaybedene kadar hiçbir bulgu vermiyorlar. Bu nedenle hekime gitme ya da erken tanı alma şansı kayboluyor. Bu yıl Dünya Böbrek Günü'nün teması da 'Böbreğine söz ver.' Ben bundan şunu anlıyorum, 'Zararlı etkilerden korunun, böbreğinize zarar verecek şeyler kullanmayın. Böbrek fonksiyonlarını bozacak şeyler yapmayın.' 
?DÜNYADA YAKLAŞIK 500 MİLYON KİŞİ, TÜRKİYE?DE HER 7 KİŞİDEN 1?İ BÖBREK HASTASI?
Böbrek hastalarına ilişkin verilere de değinen Prof. Dr. Kantarcı, "Dünyada yaklaşık 500 milyon kişide böbrek hastalığı olduğunu biliyoruz. Türkiye'de de her 7 kişiden 1'inde böbrek hastalığı var. Bu oldukça yüksek bir orandır aslında ve böbrek hastalığı olanların önemli bir kısmı hastalığının farkında değil çünkü böbrekler fonksiyonlarının yüzde 70'ini kaybedene kadar hiçbir belirti vermiyor" dedi. 
?DİYABET ARTIŞ HIZINDA NEREDEYSE BİRİNCİYİZ? 
Böbrek hastalıklarından korunmada beslenmenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Kantarcı sözlerine şöyle devam etti: "Biz aslında çok iyi bir coğrafyada yaşıyoruz ama buna rağmen ülkemizde diyabet artış hızından baktığımızda neredeyse biz birinciyiz. Çok hızla kilo alan bir toplumuz ve çok hızla tip 2 diyabet artıyor. Böbrek yetmezliğinin en önemli nedenlerinden birisi diyabet. Ülkemizdeki böbrek hastalarının yaklaşık yüzde 40'ı diyabet nedeniyle diyalize giriyor. Biliyoruz ki önlenebilir ölüm nedenleri arasında Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre birincisi sigara, ikincisi ise hipertansiyon. Bunların ikisi de kronik böbrek yetmezliğine sebep oluyorlar. Bu da yaşam kalitesini bozan ve yaşam kaybına neden olan bir süreç. Ülkemizde doğru ve iyi bir tedaviye rağmen ölüm riski yüksek olan hastalıklar içerisinde kronik böbrek yetmezliğini 7'inci sırada sayabiliriz." 
ÖNERİLENİN 2 KATI TUZ TÜKETİYORUZ
Böbrek hastalıklarında, bazı sporcuların kullandığı protein tozları ve sigara gibi faktörlere de değinen Prof. Gülçin Kantarcı, "Böbreklerimizi korumak için öncelikle yapmamız gereken kontrolsüz ilaç kullanmamak, sigara tüketmemek gerekiyor. Bir de son zamanlarda spor salonlarında protein tozları alıyorlar insanlar, yüksek protein ile beslenmeye çalışıyorlar daha iyi kas yapabilmek için. Daha iyi kasımız olurken daha kötü ve sağlıksız böbreklerimiz oluyor. Böbrek yetmezliği yaşam kalitesini çok etkiliyor ve aslında insanların spor yapmasına da engel olacak süreçlere götürüyor. Kas erimesine sebep olan bir hastalıktır böbrek yetmezliği. Bir yandan kas yapacağız derken öbür taraftan böbreklerimizden olabiliriz. Ayrıca tuz tüketimi çok yüksek bir ülkeyiz. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği 5-6 gram ve biz 10 gramın üzerinde tuz tüketiyoruz. Ben hastalarıma sorduğumda tuz tüketmediklerini söylüyorlar ama yemekler hala çok tuzlu yapılıyor" dedi. 
Son yıllarda tuz tüketimini azaltmak için başlatılan uygulamalara dikkat çeken Prof. Dr. Kantarcı sözlerini şöyle noktaladı: "Yapılması gerekenlerden biri ekmekte tuz oranını azaltmaktı ve yapıldı. Bunda da başarılı olundu ancak hala içine daha fazla tuz katılan ekmek tercih ediliyor. Çocuklarda obeziteye engel olmak çok önemli çünkü çocuk öbezitesi ileride tip 2 diyabete yakalanma riskini arttırıyor. Tip 2 diyabet de ileride böbrek yetmezliği demek ve diğer diyabet komplikasyonlarına açık demektir. Çocukların tekrar sokakta oynayabileceği, hareketsiz olmayacağı, bilgisayar, tablet, telefon karşısında olmayacağı, çocukların vakitlerini sporla egzersizle geçirebilecekleri bir süreç lazım. Kantinlerdeki paketli ürünlerden de çocukları kurtarmak lazım ama çocukların daha çok taze gıda tüketebileceği, daha çok sebze tüketebileceği beslenme öğünlerini okul şartlarında elde etmek lazım. Bir de kesinlikle egzersize çok küçük yaşlarda çocuklarımızı alıştırmamız lazım. Çünkü egzersiz yapan bir bireyin ilerde tip 2 diyabet olma şansı oldukça düşük.