ERZURUM Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen konferansta konuşan UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği Genel Başkanı Saadet Özkan, istismara uğrayan çocukların farklı kurumlar tarafından sürekli dinlenmesine tepki göstererek, "Benim çocuklarımı dinlemeye doyamadılar. Bu çocuklar Disneyland'a gitmiyor. Bu çocuklarla ruh sağlığı ömür boyu kalıcı hasarlı hale getirilene kadar uğraşıldı. Bizim bir şeyleri değiştirmemiz lazım. Bu çocuklar örselenmemeli" dedi.
Erzurum Teknik Üniversitesi'nde, UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği'nce, çocuk istismarı konusunda konferans düzenlendi. Konferasta Genel Başkan Saadet Özkan, 'Çocuk savunuculuğu', Genel Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan 'Çocuk istismarı ile mücadelede sahadan izlenimler', Genel Başkan Danışmanı Avukat Ayşegül Aydoğan 'Çocuk istismarının hukuki boyutu' ve Bilim Kurulu Başkanı Dr. Öğretim üyesi Sait Yıldırım ise 'Türkiye'de çocuk istismarı vakaları üzerine değerlendirme' konularında konuştu. Avukat Ayşegül Aydoğan konuşmasında, Türk Ceza Kanunu'nun 6'ncı maddesine göre, 18 yaşını doldurmamış her bireyin çocuk olduğunu belirterek, "Bazen haberlerde görüyoruz 15- 17 yaşındaydı rızası vardı. 18 yaşından küçük kimsenin rızası olamaz" dedi.
'ÇOCUK İSTİSMARI BİR HASTALIK VE TEKRAR İSTEĞİ UYANDIRAN BİR EYLEM'
Konuşmasında, son 10 yılda yaşanan cinsel istismar vakalarına yönelik bilimsel bir çalışma yaptıklarını aktaran Sait Yıldırım ise 500 cinsel istismar vakasını incelediklerini söyledi. İstismar eylemlerinin tasarlanarak gerçekleştirilen bir psikolojik eylem olduğuna dikkati çeken Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
"Birçok vakada fail, istismar eylemini bir planla, bir tasarıyla gerçekleştiriyor. Anlık gaza gelip, dürtüsüne yenik düşüp gerçekleştirmiyor. Uluslararası bağlamda yapılmış çalışmalarda, 646 tecavüzcü ile görüşülerek bir tecavüzcü portesi oluşturuluyor. Bu portreye göre 646 kişinin yüzde 71'i eylemini tasarlayarak gerçekleştiriyor. Biz aynı zamanda şunu da görüyoruz. İstismarcı birey eylemleri tasarlayarak gerçekleştirdiği gibi bunu cinsiyet tercihi olmadan da yapıyor. Yani karşısındakinin çocuk olması önemli. Sadece kız çocuğu olsaydı, bunun cinsel bir haz olduğunu söylerdik. Ama kız veya erkek fark etmediği için bunun cinsel bir hazdan öte bunun bir hastalık eğilimi olduğu, tedavi edilmesi gereken bir bozukluk olduğunu söyleyebiliriz. Bir başka şey de bu tekrar isteği uyandıran bir eylem tecavüz. Normal bir suçu işlersiniz, cezasını çekersiniz biter, ancak istismar eylemi tekrar ettiren bir eylem. Kimi fail bunu kabul ediyor, kimisi kabul etmiyor ama çoğunlukla cezasını çektikten sonra birçok vakanın tekrar ettiğini görüyoruz. Bizim incelediğimiz birçok davada da failin tekrar hapisten çıktıktan sonra aynı eylemi gerçekleştiriyor. Bahsettiğimiz özellikler bize gösteriyor ki, istismar eylemi hastalıklı bir eylemdir. Ancak hastalıklı bir eylem diyiyor olmamız faili suçsuz hale getirmez. Suçlunun hem cezasını çekmesini, hem de tedavi edilmesinin önemini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Cezaevinde tutuluyorsa bu sürede de rehabilite edilmeli."
'O ÇOCUKLARIN KARŞISINDA, İNSANLIĞINIZDAN UTANIYORSUNUZ'
İzmir'in Menderes ilçesine bağlı Sancaklı köyündeki ilkokulun müdürünün öğrencilere yönelik cinsel istismar olayının gün yüzüne çıkmasını sağlayan Saadet Özkan, anlattıklarıyla salonda duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Trajik olayı anlatarak örnekler veren Özkan, şunları söyledi: 
"Çocuklar, 'sevdikleri insanlara bir şey olmasın' diye de susarlar. Çocuklara lütfen güven aşılayalım. Onlar bu işkenceyi çekerken, en sevdiklerini korurlar. Çocukların konuşması için çok mücadele etmeliyiz. Onların başlarına bir şey gelmeden korumalıyız. Gözümüz açık olup gerekli eğitimleri vermeliyiz. Çocuklarımdan biri 'hamile kalmaktan korkuyorum' dediğinde insanlığınızdan utanıyorsunuz. Çünkü onlar böyle bir durum yaşamamalı, yaşatmamalıyız, yaşamalarına izin vermemeliyiz. O istismarcı çocuklarıma pornografi bile izletmişti. Biz bir hukuk mücadelesine başladık. Bu mücadele çok uzun sürdü. Çocuklarımı rehber öğretmen dinledi. Jandarma komutanlığında konuştular. Çocuklarım hastaneye götürüldüler, konuştular. Çocuklarım iki farkı hastane daha dinlendi. Sonra Adli Tıp için gönderdiler. Daha sonra çocuklarımı ruh sağlığı bozukluğu ömür boyu kalıcı mı, değil mi diye gönderdiler. Benim çocuklarımı dinlemeye doyamadılar. Mahkeme kürsüsünde dinlediler, arka tarafta bir daha dinlediler. Dinlediler, dinlediler, dinlediler. Bu çocuklar Disneyland'a gitmiyor. Bu çocuklarla ruh sağlığı ömür boyu kalıcı hasarlı hale getirilene kadar uğraşıldı. Bizim bir şeyleri değiştirmemiz lazım. Bu çocuklar örselenmemeli, normal hayatlarına devam etmeli, aileler bu kadar acı çekmemeli, onlar bu eksikliği kendilerinde hissetmemeli. Biz hep birlikte mücadele etmeliyiz" diye konuştu.