Emekli Emniyet Müdürü Çetin Domaç, " 696 sayılı Kanun Hükmünde kararname,toplumumuzun ortasına,pimi çekilerek konulmuş bir el bombası gibidir.." dedi




1'inci sınıf emekli Emniyet Müdürü Çetin Domaç'ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım da şu ifadeler yer aldı : 

AÇIKÇASI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR..

Son çıkan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname,
toplumumuzun ortasına,
pimi çekilerek konulmuş bir el bombası gibidir.

Bu kararnameyi çıkaranların amacı nedir?
Doğrusu anlayabilmiş değilim…

Resmi sıfatı olmayan vatandaşa,
terör eylemlerinin devamı niteliği taşıyan eylemcilere,
silah da dahil zor kullanma yetkisinin verilmesinin ve
bunlara ceza verilmeyeceği gibi tazminat davası bile
açılamayacağının öngörülmesinin,
çok tehlikeli sonuçlar doğuracağını düşünüyorum...

Sormalıyım?
Terör eyleminin devamı niteliği taşımanın unsurları nelerdir?
Sivil vatandaş kime ve neye göre terör ya da
terörist teşhisi koyacak ve
hangi koşulda nasıl ve neyle güç kullanacaktır?

Asayiş ve terör konusunda vasıfsız olan insanlara,
muğlak ve koşullandırılmamış biçimde ve durduk yerde,
tehlikeli sonuçlar doğurabilecek
bu kadar geniş bir yetkinin verilmesindeki gerçek amaç,
birilerini kollamak ya da
olası çeteleşmeye zemin hazırlamak mıdır?

Vasıfsız insanların muhalifine kin duyduğuna ya da
düşmanına terörist demeyeceğinin ve
bu nedenlerle de hareket etmeyeceğinin garantisi var mıdır?

Dünyanın hangi demokratik ülkesinde
böyle absürt bir uygulama ve
böyle absürt bir yetkilendirme vardır?

Genel kolluğun bile zor kullanması
hele hele silah kullanarak zor kullanmasının,
uyulması gereken hukuki ön koşulları
kanunlarla düzenlenmişken ve
bu hukuki koşullara uymadan zor kullanan polise
ceza yaptırımı uygulanırken,
vatandaşa hukuki normları belli olmayan
böyle bir yetkinin verilmesinin
altında yatan gerçek nedir ki?

Polis ancak, PVSK’nun 16’ıncı maddesinde
öngörülen hukuki koşulların oluşması halinde,
zor kullanma yetkisi bağlamında silahını da kullanabilir.

Bunun gibi TCK 25’inci maddeye dayanarak,
hem kolluk ve hem sivil vatandaş da
zor kullanabilir.

Her iki kanun da da zor kullanmanın ortak koşulu:
Gerek kendisine ve gerek başkasına ait
bir hakka yönelik olarak ve
başka şekilde korunmak ya da
saldırıyı başka türlü önlemek olanağı bulunmayan,
ağır sonuçları olacak muhakkak bir tehlikeden kurtulmak
veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile
ancak zor kullanılabilir…

Bu kanun maddelerinde örtüşen en önemli koşul,
bir saldırının olması gereği ve
saldırı ile savunmanın orantılı olması halidir.
Yani tehlikenin ağırlığı ve saldırganın kullandığı araç ile
savunma yapanın kullandığı araç arasında
orantı bulunması koşuludur.

Bu durumda kolluk mensubuna ya da
sivil vatandaşa işlendikleri fiilden dolayı
TCK’nun 25’inci maddesine dayanarak ceza verilmez.
Başka deyişle kanun bu durumu,
meşru müdafaa (haklı savunma) olarak değerlendirmektedir.

Kolluğun zor kullanma yetkisini kullanabilmesi için
kendisine, bir başkasına, kamu malına ya da özel mülke,
bir saldırının olması şarttır.

Tekraren vurgulamalıyım ki kolluk:
Bir saldırı halinde, ancak savunma amacıyla ve
saldırganın kullandığı araçla orantılı biçimde vasıta kullanarak
savunma yapar ve saldırganı ya da
saldırganları bu yöntemle etkisizleştirir.

Kanunun öngördüğü polisin,
saldırıyla savunma arasında orantı kurmasından maksadı:
Zor kullanma yetkisi kapsamında,
saldırının mahiyetine ve derecesine göre,
direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde
kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve
kanuni şartlar gerçekleştiğinde de silah kullanılabilir. Demektedir.

Bedeni kuvvet:
polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde
doğrudan doğruya kullandığı bedeni gücü,

Maddi güç:
Polisin direnen kişilere karşı veya
eşya üzerinde bedeni kuvvetin dışında kullandığı
kelepçe, cop, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar,
fizikî engeller, polis köpekleri gibi
sair hizmet araçlarını ifade eder.

Devletin resmi görevli personelinin dahi,
zor kullanma yetkisinin hukuken
bu kadar sınırlandırıldığı bir ortamda,
vatandaşa sınır tanımayan ve
vasıfsız vatandaşı koşullandırmayarak,
adeta suça özendirecek biçimde
güç kullanma yetkisinin veriliyor olması,
bana göre tehlikeli bir garabettir.

Ve bu husus,

AÇIKÇASI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR… "