Kızını trafik terörüne kurban veren acılı anne : "Kızımın canını hahriyat kamyonu aldı, KAZA dediler. 1 yıl oldu. Kızım İdil yok.
1 yıldır adalet arıyorduk, bugün vicdan arıyoruz.İdil'i, onu kaybettiğimiz yerde, Yoğurtçu Parkı'nda, anısına diktiğimiz ıhlamur ağacının altında andık. "
dedi

Acılı Anne : "Ailesi, dostları, evlatlarını kaza denilen iş cinayetlerinde kaybedip 5 yıldır Adalet ve Vicdan Nöbeti tutan aileler, İstanbul milletvekilleri ve Kadıköylülerle beraberdik. Damla Sözen, İdil'siz geçen bir yılımızın, yaralanan vicdanlarımızın sesi oldu*. Berdan Dere İdil'i kaybettiğimiz yerden seslendi bize: "Yolumuz uzun ve zor geçecek görünüyor. Ama yalnız olmadığımızı hissediyoruz.Adalet arayışımıza emek ve destek verenlere, bugün buraya gelerek yanımızda olan sizlere teşekkür ediyorum."

Acılı anne,  “Önlem alınsaydı, böyle elim bir kaza yaşanmazdı.İstanbul Valiliği, 45 günlük yasal süresini aştığı halde bugüne kadar sorumluların yargılanması talebine cevap vermediği için dava açılamadı, hiçbir sorumlu yargılanamadı.1 yıl oldu. İdil yok.Adalet arıyorduk, şimdi vicdan arıyoruz.Adaleti önleyenlere sesleniyoruz:Adaletin önünden çekilin, sonunda mahkeme karar verecek." diyerek,yaşananları şöyle dile getirdi.

" * 13 Mayıs 2017'de İdil'in yokluğunun 1. yıldönümünde, İdil'i kaybettiğimiz yerde anısına diktiğimiz anıt plaket ve ıhlamur ağacının altında Damla Sözen'in dillendirdiği 1 yılımız:
"1 yıl oldu. İdil yok. 1 yıldır adalet arıyorduk, bugün vicdan arıyoruz.
İdil’i bizden, 12 Mayıs 2016'da, burada, Yoğurtçu Parkı YAYA YOLUNDA Kurbağalıdere'den balçık taşıyan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait hafriyat kamyonu aldı.“Kaza” dediler.

Hiçbir can güvenliği tedbiri almadan, yayaları uyarmadan bir parkın yürüyüş yolunda hafriyat kamyonu çalıştırırsanız can alabileceğinizi bilirsiniz, bunu bile bile tedbir almazsanız meydana gelen şey "kaza" değil "cinayet" olur.

Bir yıl önce burada, kentin can ve mal güvenliğini korumakla birinci dereceden sorumlu büyükşehir belediyesi, yine görevleri arasında olan Kurbağalıdere dip temizleme çalışması yapıyordu ve hiçbir yaya can güvenliği tedbiri almadığı için yürüyüş yolundaki İdil’in canını aldı.

Davanın hazırlık soruşturması kapsamında ortaya çıktı ki İBB’nin Kurbağalıdere temizleme çalışması planında, yapılacak işin teknik aşaması ve şoförlere erzak dağıtımına kadar her şey ayrıntılı olarak belirtilmiş, planda YALNIZCA risk değerlendirmesi ve yaya can güvenliği tedbirlerine yer verilmemiş.

Kurbağalıdere’de aylarca sürecek dere temizleme çalışmasının hafriyatını kamyonlarla Yoğurtçu Parkı yaya-bisiklet yolundan tahliye etmeyi planlamışlar ama uyarı için tabela asmaya bile gerek görmemişler.

Olay gecesi görüntü kayıtları bunu doğruladı.
Tam bir yıl önce, 12 Mayıs 2016’da, şu anda toplandığımız bu yaya yoluna, yeterli aydınlatma bile olmadan hızla geri geri gelen hafriyat kamyonları soktular.
İdil’in canını burada aldılar.
11 gün sonra... İdil’in canını alan İBB çalışmasını yapan İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı, İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirildi.

İBB sorumluları ve yetkilileri 7 ay ifade vermeye gitmediler.
8 ay sonra, 10 Ocak 2017’de, bilirkişi raporları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve işi beraber yaptığı İSTAÇ A.Ş. yetkililerini, şoför dahil 7 kişiyi asli kusurlu, 3 kişiyi tali kusurlu, İdil’i kusursuz buldu.
“Asli kusurlu” bulunanlar arasında İdil’in canını alan çalışmanın başında olan ve 11 gün sonra İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na atanan isim de vardı.

Aylar süren hukuk mücadelesinden sonra birbirini tamamlayan 3 bilirkişi raporu, belediyenin bu çalışma sırasında “iş sağlığı ve güvenliği” önlemleri almadığını, bu kapsamda zorunlu “risk değerlendirmesi”ni yapmadığını, yayalar için can güvenliği tedbiri almadığını saptadı.
Bilirkişi, raporunda “Önlem alınsaydı, böyle elim bir kaza yaşanmazdı” dedi.

10 ay sonra Savcılık, devlet memuru olan İBB yetkililerinin yargılanması için Valiliğe başvurdu.

Valilik ise kendi kararını vermek için ön inceleme başlattı ve 4 yöneticisi asli kusurlu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden müfettiş talep etti.

Valiliğin, hakkında Savcılık tarafından soruşturma talebi olan kurum ve kişiden olayı soruşturması için müfettiş istemesi hukuka aykırıydı ve Valilik bunu biliyordu.

Belediye çalışması can aldı; Valilik o canın alınmasında kusuru belirlenen belediye yetkililerinin yargı önüne çıkmaması için hukuku çiğnemeyi göze aldı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, tek bir yaya can güvenliği tedbiri almaya gerek görmemiş ve gencecik bir insanın hayatına mal olan çalışmanın daire başkanını iç soruşturmaya dahi gerek görmeden, adeta ödüllendirerek İdil’in canının alınmasından 11 gün sora Teftiş Kurulu Başkanlığı’na getirdi.

İBB Başkanı, bunun vicdanları bir kez daha nasıl yaralayacağını biliyordu. Aldırmadı.

1 yıl oldu. İdil yok.
İstanbul Valiliği, 45 günlük yasal süresini aştığı halde bugüne kadar sorumluların yargılanması talebine cevap vermediği için dava açılamadı, hiçbir sorumlu yargılanamadı.
1 yıl oldu. İdil yok.
Adalet arıyorduk, şimdi vicdan arıyoruz.

Adaleti önleyenlere sesleniyoruz:
Adaletin önünden çekilin, sonunda mahkeme karar verecek.
1 yıl önce, burada kaybettik İdil’i.


Şoför zaten cenazemiz yerdeyken serbest bırakılmıştı, diğer sorumlular evlerinde, görevlerinde...
Bugüne kadar kimse yargılanmadı.

1 yıl oldu. İdil yok.
Acımız tarifsiz."

www.ulusalses.com-ÖZEL HABER- Halis KAHRAMAN