Ak Parti'li Bostancı: Türk askerinin rolü, meşru hükümeti korumaya dönük olur
 
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis'ten geçirileceğini açıkladığı Libya'ya asker gönderme tezkeresi ve kapsamı ile ilgili, "Türk askerinin rolü ne olur? Herhalde yeni alanlara nüfuz etmek için bir girişim rolünden ziyade, meşru hükümeti korumaya dönük çeşitli düzeylerde roller var burada, öyle bir rol olacağı kanaatindeyim" dedi.
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, 'ya yaptığı açıklamada, Meclis'te gündeme gelmesi beklenen Libya'ya asker gönderme tezkeresine ilişkin açıklama yaptı. CHP ve İYİ Parti'nin eleştirilerinin yersiz olduğunu kaydeden Ak Parti'li Bostancı, "Doğu Akdeniz'de bir paylaşım mücadelesi var, biliyoruz. Türkiye'yi çok dar bir alana mahkum etmek isteyen stratejiler masanın üzerinde, bunu bizim kabul etmemiz mümkün değil. O yüzden de Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon enerji alanlarına ilişkin Türkiye'nin haklarını savunmak, bizim asli görevimiz. Eğer insanlar şunu bekliyorlarsa; 'hiç kimse ile kötü olmayalım, her şey yolunda olsun' böyle bir Türkiye kendi haklarından feragat etmiş, kendi içine gömülmüş bir Türkiye olur. Tarihte de bu şekilde kenara çekilen hiçbir ülke bilmiyorum. Çekilirseniz; yarın sizin sınırlarınıza ilişkin birtakım hak iddiaları gündeme gelir ki; çekilmenin sonu yok. Haklarınızı savunmak durumundasınız. Haklarınızı savunacak kadar cesur da olmanız gerekiyor. Eğer olamazsanız, o cesarete sahip olan başkaları sizin haklarınıza nüfuz etmesini bilirler" dedi.
'TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINA BİR TEZKERE'
Bostancı, Libya'daki Birleşmiş Milletler'in tanıdığı Avrupa Birliği ülkelerinin çok büyük bir kısmının bu tanımayı teyit ettiği meşru hükümetle karşılıklı ilişkiler çerçevesinde bir asker gönderme meselesi olduğunu vurgulayarak, "Hem Libya'daki meşru düzeni tahkim etmeye yönelik, hem de Türkiye'nin Akdeniz'deki çıkarlarına ilişkin bir tezkere olarak görmek gerekir. Meseleyi muhalefetin de böyle görmesi gerekir. Başka bir tavır, Türkiye'yi kendi içine gömmek anlamına gelir ki; bunu kabul etmeyiz" diye konuştu.
'HÜKÜMETİ KORUMAYA DÖNÜK BİR ROL OLUR'
Bostancı, tezkerenin kapsamına ilişkin de, "Şu anda meşru hükümetin herhangi bir saldırganlığı ve mücadelesi, alanlar kazanmaya ilişkin stratejisi yok. Daha çok kendini korumaya yönelik bir yaklaşım var. Türk askerinin rolü ne olur? Herhalde yeni alanlara nüfuz etmek için bir girişim rolünden ziyade meşru hükümeti korumaya dönük çeşitli düzeylerde roller var burada, öyle bir rol olacağı kanaatindeyim. Ama tezkere geldiğinde daha açık atıf yapılacaktır. Muhalefet de biz de değerlendirmelerimizi yaparız. Türkiye'nin çıkarları istikametinde, Akdeniz'deki güç mücadelesinde, Türkiye'nin pozisyonu istikametinde ve Libya'daki meşru hükümeti bu çerçevede destekleme yaklaşımı esasında bir tezkere olacağını söyleyebilirim" ifadelerini kullandı.
1 MART TEZKERESİ İDDİALARI
CHP'nin, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin, Ak Parti içeresinde geçmişte yaşanan, '1 Mart krizi' yaratacağı iddialarına ise, "Öyle bir durum söz konusu değil. 1 Mart çok farklı bir durumdu. 1 Mart, süper gücün Irak'a yönelik meşruiyeti son derece tartışmalı bir müdahalesiydi. Türkiye'nin burada rol almasına ilişkindi. Orada insanların kafasını karıştıracak çok unsur vardı. Burada her şey son derece nettir. Muhalefetin ikide bir 1 Mart tezkeresine atıfta bulunması doğru değil" dedi.
'KANAL İSTANBUL YENİ BİR PROJE DEĞİL'
Kanal İstanbul projesine ilişkin eleştirileri değerlendirdi. Muhalefetin tek amacının iktidarı yıpratmak olduğunu savunan Bostancı, Türkiye'de bazı yatırımlar değerlendirilirken, iktidar-muhalefet polemiği bağlamında bunların yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Muhalefet itiraz edebilir tabii ki yatırımlara, Kanal İstanbul projesine. Ancak bunu temellendirmek, soğukkanlı bir şekilde ifade etmek ve nihai kasıt olarak da, katkı verici bir bağlama yerleştirmek lüzumunu hissetmeli diye düşünüyorum. Böyle olmuyor. Daha ziyade bir tür iktidar yıpratıcılığı meselesi odağa alınmış bir şekilde konuşuluyor. Onun da toplamda memlekete bir faydası olduğu kanaatinde değilim. Kanal İstanbul yeni bir proje değil. Devlet kasasından para verilerek yapılacak bir proje değil. Kendi başına kendi finansları, imkanları ile yapılacak bir proje."
BENİM ARAŞTIRMAM SONUCUNDA BİR RİSK YOK
Bostancı, Kanal İstanbul projesi ile ilgili, kendisinin de yaptığı araştırmalar olduğunu belirterek, "Benim bildiğim, yapmış olduğum araştırma neticesinde elde ettiğim veriler; bilimsel, teknik olarak herhangi bir engel olmadığı yönünde. Deprem bakımından depremin tetiklenmesi, İstanbul için fazladan bir tehdit oluşturma gibi bir durum, Kanal İstanbul için söz konusu değil. Esasen jeolojik olarak bakıldığında eskiden boğazın geçtiği yer orası. O bölgede en alçak kesimdir Kanal İstanbul'un geçeceği yer. Coğrafyanın olağan akışı istikametinde bir yer. Coğrafyada bir tür tahribat yaparak, radikal bir değişiklik getirecek bir proje değil" diye konuştu.
'EKONOMİYE SAĞLAYACAĞI DESTEK VAR'
Kanal İstanbul'un, eleştirilerin aksine İstanbul için faydaları olduğuna işaret eden Bostancı, şöyle konuştu:
"Faydaları oradan kanal geçtiğinde ekonomiye sağlayacağı destek ve zenginlikleri var. İstanbul  Boğazı'nın İstanbul için taşıdığı tehlikeleri unutmayalım. Independenta faciası yaşanmıştı geçmişte. Zaman zaman gemilerin nasıl kıyıya vurduğunu biliyoruz. Orada geçiş güzergahındaki riskler de dikkate alındığında daha salim bir şekilde gemilerin geçmesini temin edecek bir kanal olarak bakmak gerekir. Teknik olarak da herhangi bir engel, risk söz konusu değil diye biliyorum, çeşitli bilim insanlarının görüşleri istikametinde söylüyorum bunu. Bunu bir tercih olarak görmek lazım. İktidarlar bakarlar, değerlendirirler, 'kamunun çıkarlarını nasıl optimize ederiz, kaynakları en iyi şekilde nasıl kullanırız' bu çerçevede bir akılla bakarlar. Kanal İstanbul da büyük bir proje olarak Türkiye'nin zenginliğini artıracak bir projedir. O heyecanlı, yüksek dozajlı ifadeler ise Kanal İstanbul ile ilgili değil, daha çok iktidara yönelik polemikler bağlamında görülebilir" dedi.
'REFERANDUM GÜNDEMİ YOK'
Naci Bostancı, Kanal İstanbul projesinin referanduma götürülmesine ilişkin önerilerle ilgili de şöyle konuştu:
"Öyle bir gündemimiz yok. 'Büyük projeleri halka soralım' diye bir eylem olmaz. Başka bir mecra söz konusu olur. Yapacağımız önemli işler için halka gidersiniz; ama bunun da maliyetleri vardır. Bizim sistem yapımız bu şekilde değil. Hükümetler yapar, hesabını da halka verir. İstanbul halkının da endişeli olduğu kanaatinde değilim. Dedikodu ve söylentiler tarihin her döneminde çok çeşitli biçimlerde kullanılmıştır. Buna ilişkin literatürde çok iyi çalışmalar da var. Kanal İstanbul meselesini böyle dedikodu ve söylentiye yaslamak yerine gerçekçi bir şekilde tartışmanın muhalefetin de itirazlarını bu şekilde dile getirmesinin kendilerine de Türkiye'ye de faydalı olacağı kanaatindeyim. O raporlar dedikodu ve söylentiye girer."

Görüntü Dökümü
-------------
-Naci Bostancı röp.

HABER KODU : 191228042
Haber-Kamera: Besti KARALAR-Muhammet BAYRAM, ()
=====================================

Van, Hakkari ve Bitlis'te kar mesaisi

Van, Hakkari ve Bitlis'te 3 gündür etkili olan kar yağışı, hayatı olumsuz etkiliyor. Birçok yerleşim yerinin yolunun kardan kapandığı bölgede, ekipler ulaşımın normale dönmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Van'ın Başkale ve Bahçesaray ilçelerinde, Hakkari merkez ve ilçelerinde Bitlis merkez ve ilçelerinde etkili olan kar yağışı, hayatı olumsuz etkiledi. Bitlis ve Hakkari genelinde kar kalınlığı yarım metreyi aşarken, birçok yerleşim yerinin yolu ulaşıma kapandı. Kar ve tipi nedeniyle kapanan yollarda hem karayolları, hem de belediyeye ait karla mücadele ekipleri çalışmalarını sürdürüyor.
Kar nedeniyle yolda kalan bazı vatandaşlar da araçlarına zincir takmak zorunda kaldı. Taziye için mezraya giden bazı vatandaşlar, herhangi bir kazanın yaşanmaması için tedbir aldıklarını belirterek, "Biz taziye için köye gidiyoruz. Fakat yolda kar olması nedeniyle aracımız gitmekte zorlandı. Biz de her ihtimali göz önüne alarak aracımıza zincir takıyoruz. Tedbirli olmakta fayda var" diye konuştu.
Karın cefasını çekenler kadar sefasını sürenler de vardı. Soğuk havaya aldırış etmeyen çocuklar, kendi yaptıkları kızaklarla kaymanın tadını doyasıya çıkardı.
Meteoroloji yetkilileri kar yağışının Van ve Hakkari'de Cumartesi akşama kadar, Bitlis'te ise hafta boyunca aralıklarla etkili olacağını bildirdi.

Görüntü Dökümü
-------------
-Yolda araçlarına zincir takan sürücüler 
-Sürücüler ile röportaj
-Muhabir anonsu
-Köydeki çocuklardan detaylar
-Kar kızaklarıyla karda kayan çocuklar
-Muhabir anonsu
-Katırla koyunlarına ot taşıyan vatandaşlar ile röportaj
-Muhabir anonsu
-Van Büyükşehir belediyesine ait kar temizleme araçlarını yol açma çalışmaları
-Muhabir anonsu
-Büyükşehir Belediyesi yetkilisi ile röportaj
-Yol açma çalışmalarından detaylar

HABER KODU : 191228028
HABER: Gülay KUYUCU-Orhan AŞAN-Tuncay AVCI/VAN,()

====================================

Beyaz cennette yılbaşı bereketi

Denizli'de, yılbaşı öncesi, beyaz travertenleriyle ünlü Pamukkale, ziyaretçi akınına uğradı. Otellerdeki doluluk oranının yüzde 90 olduğu, yılbaşında ise bu oranın yüzde 100'e ulaşacağı belirtildi.
Türkiye'nin önemli turizm bölgelerinden biri olan UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Pamukkale'de, 2020 yılına girmek isteyenler otellerdeki yerlerini ayırtmaya başladı. Yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği beyaz cennette yılbaşı için doluluk oranları yüzde 90'ları bulurken, yılın son gününde otellerin tamamen dolacağı belirtildi.
Denizli Turistik Otelciler ve İşletmecileri Derneği (DENTUROD) Başkanı Gazi Murat Şen, kış turizminde ziyaretçilerin termal suların bulunduğu bölgeleri ve kayak merkezlerini tercih ettiğini dile getirerek şöyle konuştu: 
"Pamukkale termal ve tarihi özellikleriyle, tarih ve doğal güzellikleri bir arada taşımasıyla, bütün yıl yerli ve yabancı ziyaretçilerini ağırlıyor. Pamukkale'deki otellerde yılbaşı nedeniyle doluluk oranı şu anda yüzde 90'lara ulaştı. Ancak yılın son günü olan 31 Aralık'ta bu oranın yüzde 100 olmasını bekliyoruz. Yeni yılı Pamukkale'de karşılamak isteyen yerli ve yabancı misafirlerin çok yoğun talebi var. Bölgedeki otellerde program yapanlar da var, yapmayanlar da var. Yılbaşı programı yapan otellere özellikle yerli misafirler talep gösteriyor. Pamukkale doluluk oranlarını yüzde 90'larda tutarak 2020 hedeflerine ulaşacak. Yılbaşı programlarında bazı otellerde sanatçılar da var. Programa göre çeşitli fiyatlar da bulunuyor. Her bütçeye uygun fiyatlar var. Bazı tesislerde yabancı müşteriler de olduğu için yılbaşı eğlencesi yok, ancak onlara yönelik programlar yapacaklar."

Görüntü Dökümü
-------------
- DENTUROD Başkanı Gazi Murat Şen ile röp.
- Pamukkale'den görüntü (Arşiv)

HABER KODU : 191228026
Haber-Kamera: Ramazan ÇETİN / DENİZLİ, ()

==================================

İkizler okulu

Antalya'daki Kocademir Ortaokulu'nda, 14 ikiz ve 1 üçüz eğitim alıyor.
Muratpaşa ilçesindeki 615 öğrencisi bulunan Kocademir Ortaokulu'nda 14 ikiz ve 1 üçüz eğitim görüyor. 5'inci sınıflarda 2, 6'ncı sınıflarda 3, 7'nci sınıflarda bir ikiz ve bir üçüz, 8'inci sınıflarda ise 8 ikiz bulunuyor. İkizlerden 3'ü tek yumurta, geri kalanlar ise çift yumurta ikizleri. Mezun ikizler olmasına rağmen yeni kayıt yaptıran ikiz sayısının fazlalığından dolayı okulda her yıl ikiz sayısı, önceki yıla göre artmaya devam ediyor.
'KARDEŞİM BENDEN DAHA YARAMAZ'
İkizlerden Nehir Talin, kardeşiyle aynı yerde eğitim gördüğü için memnun olduğunu söyledi. Talin, "Derste bilemediğim bir şey olunca Irmak'a sorma imkanı var. Öğretmenlerimiz bizi karıştırabiliyor. Bana Irmak dedikleri çok oluyor. Bu kadar ikizin olması çok enteresan" dedi. Irmak Talin ise arkadaşları olmadığı zaman ikizi Nehir ile oynadığını kaydetti. Irmak Talin, "Hasta olup okula gitmediğimde kardeşim gelip evde dersi bana anlatabiliyor. Kardeşim benden daha yaramazdır. Bazen kavga edebiliyoruz" diye konuştu.
'AYNI ŞEYLERİ SEVDİĞİMİZİ SANIYORLAR'
Çift yumurta ikizlerinden Derin ve Doğa Günen ise farklı olmalarına rağmen bazen öğretmenlerin onları karıştırdıklarını söyledi. İkizlerden Doğa, "Herkes aynı şeyleri sevdiğimizi sanıyor. Tam tersi ikimiz farklı şeyler yapmayı seviyoruz. Biz asla aynı giyinmiyoruz. Birimiz çok iyi resim çiziyor, birimiz çok iyi dans ediyor" diye konuştu.
'FOTOĞRAFÇIYI İKNA EDEMEDİK'
Tek yumurta ikizlerinden Emir ve Demir Pamir ise yaşadıkları ilginç bir olayı anlattı. Emir, "Okul için fotoğrafçıya vesikalık fotoğraf çektirmeye gittim. Ben çektirdikten sonra kardeşim Emir gitti. Ama onu, 'Az önce seni çektim' diye eve gönderdi. Annemizle fotoğrafçıya gidip kardeşimin fotoğrafını çektirmek zorunda kalmıştık" dedi.
ÖĞRETMENLERİ DE İKİZ
Türkçe öğretmeni Özen Önüt, kendisinin de ikizi olduğunu belirterek, öğrencilerini çok iyi anlayabildiğini söyledi. Önüt, "17 yılda çok farklı okulda çalıştım ve hiç bu kadar ikiz görmemiştim. 5 yıldır bu okuldayım, mezun ettiğimiz ikizler olmasına rağmen yeni gelen ikizlerle okuldaki ikiz sayımız sürekli artıyor. Bazen onları karıştırabiliyoruz. Zamanla ben hepsini tanıdım" ifadelerini kullandı.
'ÖĞRENCİLERİMİ KARIŞTIRIYORUM'
Fen Bilgisi Öğretmeni Nurten Şahin de halen öğrencileri karıştırdığını söyledi. Şahin, "Özellikle sınav kağıtlarını ilgiyle okuyorum. Genetik yapıları aynı, ama çevre şartları onlara farklılıklar katıyor" diye konuştu.  
OKULUN ÜÇÜZLERİ DE VAR
Okulda 7'nci sınıflarda Ceylin, Dağhan ve Denizhan Çağlar isimli üçüz de bulunuyor. Ceylin Çağlar, "İkizlere göre daha ayrıcalıklı olduğumuzu düşünüyoruz. Annem de bizimle gurur duyuyor. Birbirimize destek oluyoruz, aslında çok farklı insanlarız. Ben resimde, Denizhan sporda, Dağhan da teknoloji kullanımında çok iyi" dedi.

Görüntü Dökümü
-------------
- İkizlerden toplu görüntü
- Kız öğrencilerden görüntü
- Sırada oturan ikizler
- Tahtaya yazı yazan ikizler
- Röp: Nehir ve Irmak Talin
- Röp: Derin ve Doğa Günen
- RÖp: Ela  ve Eda Ulu
- Muhabiri Aslı Duran'ın anonsu
- Röp: Türkçe öğretmetmeni Özen Önüt
- Röp: Emir ve Demir Pamir
- Sınıftan görüntü
- Röp: Fen Bilgisi Öğretmeni Nurten Şahin
- Röp: Ceylin, Dağhan ve Denizhan Çağlar
- Detaylar

HABER KODU : 191228038
Haber: Hasan DEMİRBAŞ- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA-()

===============================

Yılbaşı öncesi Hediyelik Fest, ilgi gördü

İzmir'in Bostanlı Pazaryeri'nde, ilk kez düzenlenen 'İzmir Hediye Fest 2019'da, birbirinden farklı ve uygun fiyatlı ürünler katılımcılardan ilgi gördü. Yılbaşı öncesi festivale gelen ziyaretçiler, yılbaşı süslerinden el yapımı çantalara, birçok ürünü uygun fiyata aldı.
Bostanlı Pazaryeri'nde bu yıl ilki düzenlenen 'İzmir Hediye Fest 2019'da birbirinden farklı ve her cebe uygun yılbaşı hediyelikleri satışa sunuldu. Yöresel ürünlerden el yapımı çantalara, yılbaşı süslerinden rengarenk takılara birçok ürünün bulunduğu festival, ilgi gördü. Festivalde en çok ilgi çeken, zeytin ağacından yapılan kaseler ve içinde kuru çiçeklerin bulunduğu kolyeler oldu. 31 Aralık'a kadar devam eden festivalde, ziyaretçiler sevdiklerine en güzel ve uygun fiyatlı hediyelikleri bulabilecek.
Festivalin organizatörlerinden Nihat Ak, "İnsanlara cep yakmayan hediyelikler sunabilmek istedik, mutlu olsunlar istedik. Örf ve adetlerinden vazgeçmek istemiyorlar, sevdiklerine hediye almak istiyorlar. Hayat şartları ne olursa olsun, ister 5 TL'lik, ister 50 TL'lik hediyeler bulabiliyorlar. Esnaf arkadaşlarımız da çok umutlu olduklarını bize ilettiler. İlk günden memnunlar" diye konuştu.
SANATSAL ÜRÜNLER DİKKAT ÇEKİYOR
Kendi yaptığı ürünlerin satışını yapan Öykü Koçaş, "Epoksiyle yaptığım takıların içine begonvil ve papatya gibi gerçek çiçekler ve gerçek denizyıldızları koyuyorum. Aynı zamanda zeytin ağacından kaseler yapıyorum. Tamamen doğal ve kimyasal kullanılmadı. Kokusu bile müthiş. Gıdayla temas edebilir. Bugün ilgi güzel, yılbaşı yaklaştığı için bakmaya geliyorlar. Benim ürünlerimi çok beğeniyorlar, çok ilgi görüyor. 5 ila 150 TL'ye kadar farklı ürünler satıyoruz" dedi.
Hasır çanta yapan Pınar Sönmez ise, "Hepsi el yapımı. Hasır, halat ve örgüden yapıyorum. Hep doğal ürün kullanıyorum. Tüm İzmir halkını bekliyoruz. Ürünlerimi 40 ile 100 TL arasında değişen fiyatlarda satıyorum" ifadelerini kullandı.
Pazaryerinde alışveriş yapan Güllü Ayaz da, "Daha çok sanatsal şeyler dikkatimi çekiyor, ben de sanatla ilgileniyorum. Kızlarıma hediye almayı düşünüyorum. Bakmaya devam ediyorum, renkli ürünler var" dedi.

Görüntü Dökümü
-------------
- Pazaryerindeki hediyelik eşya stantlarından görüntü
- Ürünlerden görüntüler
- Satıcılarla röportaj
- Ziyaretçilerle röportaj

HABER KODU : 191228025
Haber: Melis KARAKUZULU, Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/İZMİR, ()

====================================

Köye kurduğu kütüphanede yaşlılara okuma-yazma öğretiyor

Tokat'ın Zile ilçesine bağlı Karacaören köyünde, üniversite öğrencisi Metin Uğur (37), kurduğu kütüphanede çocuklara kitap okuma imkanı sağlarken, aynı zamanda yaşlılara da okuma- yazma eğitimi veriyor.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Zile Meslek Yüksekokulu Yerel Yönetimler Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Metin Uğur, Zile ilçesine 40 kilometre mesafedeki Karacaören köyüne kütüphane kurmak için 2016'da çalışmalara başladı. Köyün atıl durumda olan ve kullanılmayan okul lojmanının bakımını yapan Uğur, daha sosyal medya üzerinden 'Her köye bir kütüphane' yardım çağrısı ile gönüllü bağışçılardan 3 bin kitap topladı. Kütüphane köydeki çocukların uğrak yeri oldu. Uğur, gelen talep üzerine kütüphanede okuma- yazma bilmeyen yaşlılara da eğitim vermeye başladı. Ayrıca çocuklara kütüphanede satranç eğitimi de veriliyor.
'HARABE OLAN YER KÜTÜPHANE OLDU'
Sosyal medyadan kitap çağrısının karşılıksız kalmadığını ve çok sayıda kitap topladıklarını ifade eden Metin Uğur, "Kullanılmayan lojmanı 2016 yılında kütüphaneye dönüştürmek istedik. Harabe olan bu yeri kendi imkanlarımızla kütüphaneye dönüştürdük. Çocuklarımız da buradan faydalanarak kitap okuyorlar. Çocukların kitap okumalarından biz de memnunuz. Kütüphanemizde 3 bin kitabımız var. Çocuklarımız okullarda satranç biliyor, ama burada da kendilerini daha çok geliştirdiler. Biz burada satranç turnuvaları düzenliyoruz. Kitap okuma özetleri çıkartıyoruz. Kitap okumaya odaklı şekilde çalışıyoruz" dedi.
'İLK KURMAYI PLANLADIĞIMIZ ZAMAN 'KİM GELECEK?' DEMİŞLERDİ'
Uğur, çocukların kitap okumasının gelişimlerine büyük fayda sağladığını vurgulayarak, "Çocuklarımız kitap okuyarak büyüsünler istiyoruz. Bir öğrencimiz Valiliğin başlattığı 'Kitap Tokat' projesinde birinci oldu ve ödül aldı. O da kütüphanemizde kitap okuyarak kendisini geliştirdi. Aynı zamanda köyümüzde okuyamayan büyüklerimize biz burada okuma-yazma eğitimi veriyoruz. Harfleri öğretiyoruz ve yazmaya da başladılar. Çocuklarımız da, büyüklerimiz de okuma yazma yaparak kendilerini geliştiriyorlar. Kütüphanemiz amacına ulaştı ve gayet memnunuz. İlk kurmayı planladığımız zaman bana 'Kim kitap okuyacak, kim gelecek' demişlerdi" diye konuştu. 
Kütüphanede okuma yazma-eğitimi alan köylülerden Güllü Altınok (69), "Çocukken öksüz olduğum için okuyamamıştım. Buradaki kütüphane sayesinde okuma- yazma öğreniyorum. Bunun için çok mutluyum" dedi.

Görüntü Dökümü
-------------
-Köydren görüntüler
-Kütüphanenin görüntüsü
-Kitap okuyan ve satranç oynayan çocuklar
-Metin Uğur'un yaşlılara okuma yazma eğitimi
-Konuşmaları
-Eğitim alanların konuşması

HABER KODU : 191228029
Haber-Kamera: Yaşar Erkan İÇEN/ZİLE(Tokat), ()

====================================

Kar yağmayan Nijerya'nın ilk ve tek kayaklı koşucusu

Tropikal iklimin yaşandığı, hiç kar yağmayan Nijerya'nın ilk ve tek kayaklı koşucusu Samuel Ikpefan (25), Türkiye Kayak Federasyonu'nun düzenlediği 'Kayaklı Koşu Uluslararası FIS Yarışları'nda ülkesini temsil etti.
Nijerya'da yaşayan Ikpefan ailesinin Fransa'ya göç etmesiyle bu ülkede dünyaya gelen Samuel Ikpefan, 6 yaşında kayak sporuna başladı. Fransa'da kayak yapmaya başlayan Ikpefan, anavatanı Nijerya adına yarışma kararı aldı. Hiç kar yağmayan Nijerya'nın ilk ve tek kayaklı koşu sporcusu olan Ikpefan, Erzurum'un ev sahipliğinde yapılan 'Kayaklı Koşu Uluslararası FIS Yarışları'na katıldı. Türk, Rus ve İranlı sporcularla karşı 46 numaralı formasıyla koşu pistinde çalışan Ikpefan, daha sonra hakemlerin start işaretiyle 10 kilometrelik etabı koşmaya başladı. Zorlu etabı tamamlayamayan Ikpefan, bitişe kısa süre kala yarıştan çekildi. Sempatik tavırlarıyla yarışmanın ilgi odağı haline gelen Ikpefan, ailesinin Nijeryalı olduğunu, kendisinin Fransa'da doğup büyüdüğünü ve çifte vatandaş olduğunu söyledi. Kayaklı koşuda ülkesinin ilk ve tek milli sporcusu olduğunu belirten Ikpefan, "Nijerya kış ülkesi değil, hiç kar yağmıyor. Ülkemde genel olarak spor dendiğinde futbol oynanıyor. Kış sporlarında 4'lü kızak, tekli kızak ve kayaklı koşuda ben varım. Bu sporu seviyorum, ülkem adına yarıştığım için de gururluyum" diye konuştu.
Erzurum'daki kayak merkezlerini ve özellikle de Kandilli'deki kayaklı koşu tesislerini çok beğendiğini belirten Ikpefan, kamp için burayı tercih edeceğini bildirdi. Ikpefan, "Havalimanında otobüse bindiğimden itibaren Erzurum'un çok iyi bir spor merkezi olduğunu gördüm. Sporcular için fevkalede bir şehir. Kandilli'de antrenmana çıktığımda tesislerin muhteşem olduğunu gördüm, biatlon tesisleri de çok iyi. Erzurum'da olmaktan çok mutluyum" dedi. 

Görüntü Dökümü
-------------
-Sporcuların yarış öncesi hazırlıkları
-Mavi montlu Samuel Ikpefan'ın hazırlık yapması
-Kayaklı koşuya katılan sporcuların start alması
-Koşulardan genel ve detaylar
-Koşu sonrası Nijeryalı sporcunun Türk sporcularla konuşması
-Nijeryalı sporcu ile röp

HABER KODU : 191228030
Haber: Salih TEKİN - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM, ()

=====================================

Tutuklanan sürücünün kızı: Yeni yıla babamla girmek istiyorum

Erzurum'da, kızının ayağının yandığı haberini alan Emrah Korkmaz (34), eve giderken hemzemin geçitte trenin geçişini beklememek için koruma bariyerlerini kırınca tutuklandı. Emrah Korkmaz'ın kızı Yağmur Korkmaz (11) kendisini suçlayarak, "Babam benim yüzümden cezaevine girdi. Yeni yıla babamla birlikte girmek istiyorum. Ne olur onu bırakın" dedi.
Olay, 15 Aralık günü saat 16.00 sıralarında merkez Yakutiye ilçesi Kurtuluş Mahallesi'nde meydana geldi. Erzurum'dan Kars'a giden Doğu Ekspresi'nin geçişi öncesi güvenlik bariyerleri kapandı. Bu sırada hemzemin geçide gelen yeşil renkli otomobilin sürücüsü, trenin geçişini beklemedi. Otomobilden inen sürücü, sağ bariyer kollarının ikisini de kırdı. Ardından koşarak yeniden otomobiline binen sürücü, sinyal lambalarının ikaz vermesine aldırış etmeden trenin geçişine 1 dakika kala hemzemin geçitten geçti. Sürücü, hem kendisinin hem de başkalarının canını tehlikeye attı.
TUTUKLANDI
TCDD görevlileri, plakası görülen otomobilin sürücüsü hakkında şikayetçi oldu. İhbar üzerine, kamera kayıtlarını incelemeye alan polis, sürücünün bulunması için çalışma başlattı. Araştırmada, sürücünün Emrah Korkmaz olduğu belirlendi. Gözaltına alınan Korkmaz, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki ifadesinde yaptıkları için çok pişman olduğunu belirten evli 4 çocuk babası Korkmaz, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Cezaevine götürülmek üzere adliyeden çıkarılan Korkmaz, "Çocuğum hastalandı diye kırdım, böyle olduğunu bilsem kırmazdım. Fotoğraflarını savcı beye de gösterdim. Durumu iyi, Medyaya yansıdığı için tutuklandım. Devletin vereceği karara saygı duyarım" diye konuştu.
BENİM YÜZÜMDEN TUTUKLANDI
Kardeşinin tutuklanmasından kendisini sorumlu tutan evli iki çocuk annesi Elif Çatal, "Ben iki yıldır meme kanseri tedavi görüyorum. Şu anda da rahim kanseri teşhisi konuldu, Onun tedavisine başladık. Kemoterapi alıyorum. Tedavi sonrası midem bulanmasın diye doktorlar toz ilaç verdiler. Kendimi kötü hissettiğim için ağabeyimlerde kalıyordum. Tozu hazırlarken elimdeki sıcak su düşmem nedeni ile önümden geçen Yağmur'un ayağına döküldü. Ben de kardeşim Emrah'ı arayarak ona, 'Çabuk gel Yağmur'un ayağı yandı' dedim. O da çok korkmuş ve eve hemen gelebilmek için tren yolunun kapanan bariyerlerini kırmış. Hep benim yüzümden oldu. Çok üzgünüm" dedi.
NE OLUR BABAMI BIRAKIN
Erzurum Merkez Ahmet Yesevi Ortaokulu 5'inci sınıf öğrencisi Yağmur Korkmaz, "Olay günü halam hastaneden çıkmış ve iyi değildi. Elinde sıcak su ile geliyordu. Tam önünden geçtiğim sırada yere düştü ve elindeki su sol ayağıma döküldü. Canım çok yandı. Elif Halam panikle babamı aradı. Babam beni çok sever. Yanıma gelip beni hastaneye götürmek isterken bariyerleri kırmış. Babam benim yüzümden cezaevine girdi. Babamın yerinde hangi baba olsa aynısı yapardı. Her gün ağlıyorum. Yeni yıla babamla birlikte girmek istiyorum. Ne olur onu bırakın. Babam olmadı mı, bizim evde huzursuzluk oluyor. Kardeşlerim beni suçluyor" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
-------------
-Yağmur Korkmaz'ın yatağında ağlaması 
-Elif Çatal ile röp
-Yağmur Korkmaz ile röp
-Emrah Korkmaz'ın adliyeden çıkarılarması 
-Emrah Korkmaz ile röp
-Emrah Korkmaz'ın polis aracına bindirilmesi
-Adliye binasından detay 
-Güvenlik kamera görüntüleri
-Hemzemin geçitten detay görüntü
-Trenin geçişinden detay 

HABER KODU : 191228032
Haber: Turgay İPEK - Kamera:Zafer KUMRU/ ERZURUM,()

=====================================

Yılbaşı klasiği 'pijama, terlik, televizyon'; en az 150 TL
 
Yılbaşında 'Pijama, Terlik, Televizyon: PTT' diye adlandırılan, evde yeni yıl kutlamasının bedeli cep yakıyor. Yılbaşı akşamını evde geçirecek 4 kişilik ailenin çorba, pilav, salata, ana yemek ve düşük fiyatlı bir tatlıdan oluşan 'yeni yıl sofrası' için en az 150 TL harcaması gerekiyor.
Evdeki yılbaşı yemeğinde, sofradan sonra televizyon karşısında kuruyemiş ve meyve maliyeti artırıyor. Yılbaşı alışverişini pazardan yapan ailenin harcaması 1 kilogram ay çekirdeği, tuzlu fıstık ve leblebi karışımı için 25 TL'yi bulurken, karışıma Antep fıstığı, kaju, fındık ve badem gibi çeşitler eklenince bu miktar 80 TL'ye çıkıyor. Yeni yıla girerken 1'er kilogram ayva, elma, armut, mandalina ve portakal gibi meyvelerin tüketilmesi durumunda ise en az 15 TL harcama yapmak gerekiyor. Evdeki eğlenceye muz, kivi, çilek ve ananas gibi meyve çeşitlerinin eklenmesiyle maliyet daha da yukarı çıkıyor.
SICAK AİLE SOFRASININ OLMAZSA OLMAZI
Yeni yıla sevdikleriyle evde girmeyi planlayanlar için Antalya'da çarşı ve pazarda kuruyemiş ile meyvenin kilogram fiyatları şöyle: Kestane 20 TL , ay çekirdeği 20 TL, kabak çekirdeği 40 TL, mısır kavurga 20 TL, fıstık 25 TL, Antep fıstığı 110 TL, fındık 70 TL, leblebi 18 TL, badem 90 TL, kaju 120 TL, ceviz içi 80 TL. Pazar tezgahlarındaki meyvenin kilogram fiyatları da şu şekilde: Portakal 2 TL, mandalina 2 TL, ayva 3 TL, elma 3 TL, muz 7 TL, nar 5 TL.
BOL ÇEŞİTLİ SOFRA 250, OTELLER 1000 TL
Yeni yılı evinde kutlayacak 4 kişilik ailenin yaklaşık 150 TL harcama yapması kaçınılmazken, çeşidi bol sofralar için bu rakam 250 ila 700 TL arasında değişiyor. Antalya'da yeni yıla otellerde zengin yılbaşı menüsü ve sanatçı eşliğinde girmenin bedeli ise kişi başı ortalama 1250 TL'den başlıyor.
PAZARDA YILBAŞI HAREKETLİLİĞİ
Pazarda kuruyemiş tezgahı sahibi Engin Sarı, yılbaşı akşamı için alışveriş yapanların sayısındaki artışın satışlara olumlu yansıdığını söyledi. Yeni yılı ailesiyle evde karşılamak isteyenlerin kuruyemiş tüketimine önem verdiğini vurgulayan Sarı, "Genelde karışık çerez satılıyor. Leblebi, fıstık, çekirdek satışı fazla. Geçen seneye göre fiyatlar arttı. Müşterilerimiz 150 TL'den 500 TL'ye kadar alışveriş yapıyor. Müşterilerimiz genelde kredi kartıyla alışveriş yapmayı tercih ediyor" dedi.
OTEL EĞLENCESİ YERİNE AİLE SOFRASI
Yılbaşı hazırlığı için alışveriş yapanlardan Sevim Öztürk, "Yılbaşında evdeyiz, emekli bireyler olarak evde ailemizle geçireceğiz. Otelde eğlence merkezinde geçirmek yerine ailece evde geçirmek daha güzel" diye konuştu.
Pazar alışverişindeki Gülcan Türker, Almanya'da yaşadığını ve ailesiyle yılbaşı tatilini geçirmek için Antalya'da geldiğini belirtti. Kuruyemiş alışverişine 340 TL harcadığını aktaran Türker, "Yeni yıla ailemle bir arada, evimizde hazırlayacağımızla eğlenerek girmeyi tercih ediyorum. Yılbaşını otelde geçirmek yerine evde aile ortamında kutlamayı daha çok seviyorum" dedi.

Görüntü Dökümü
-------------
- Hızlandırılmış görüntü
- Drone pazar görüntüsü
- Çerez görüntüsü
- Muhabiri Aslı DUran anonsu
- Çerezlerin satışı
- RÖp: Satıcı bilgi vermesi
- Çerezlerin tartılması
- Röp: Vatandaş yaptığı alışverişi anlatması
- Pazar drone görüntüsü
- Röp: Satıcı
- Pazar görüntüsü
- Röp: Vatandaş 
- Pazar drone
- Alışveriş yapanlar

HABER KODU : 191228036
Haber: Tolga YILDIRIM- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA-()

======================================

Zonguldak'taki maden ocaklarında 5 yılda 64 işçi yaşamını yitirdi
 
Zonguldak'ta, son 5 yılda meydana gelen göçük, patlama, zehirlenme gibi iş kazalarında, 23'ü kaçak olarak işletilen madenlerde, 64 işçi yaşamını yitirdi. Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Başkanı Erdoğan Kaymakçı, “Çok büyük bir risk taşısa da insanlar her şeyi göze alarak ruhsatsız, sigortasız, sosyal güvenceden yoksun olan böyle yerlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu kaçak iş yerleri imha ediliyor ama sonuçta hemen yanından bir başka ocak açılarak faaliyetler devam ediyor" dedi.
Türkiye'nin en büyük taş kömürü havzası Zonguldak'ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) bağlı maden ocaklarının yanı sıra özel firmalara ait maden ocaklarında da üretim yapılıyor. TTK'ya ait maden ocaklarında Ekim ayı sonu verilerine göre, bin 356 yer üstü, 6 bin 549 yer altı işçisi çalışırken, özel sektöre bağlı maden ocaklarında ise 1448 işçi çalışıyor. Ayrıca ruhsatsız olan kaçak kömür ocaklarında da üretim yapılıyor. TTK ve özel ocaklarda iş bulamayan madenciler, iş sağlığı ve güvenliğinden yoksun kömür ocaklarında çalışıyor. Resmi olmayan rakamlara göre, kaçak ocaklarda 1000'i aşkın madenci günlük 100-150 lira yevmiye karşılığında çalışmak zorunda kalıyor. TTK ile özel ocaklarda üretilen ve tonu 1000-1500 lira arasında değişen fiyatlardan satılan kömür, kaçak ocaklarda yarı fiyattan satılıyor.
KAÇAK OCAKLAR İÇİN SIKI DENETİM
Jandarma, TTK, Orman Bölge Müdürlüğü, Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğü yetkilileri, kaçak ocaklara yönelik sık sık denetimler yapmasına rağmen sorun devam ediyor. 2014'ten 2019 yılının Eylül ayı sonuna kadar ekiplerce tespit edilen 1782 kaçak kömür ocağı, dinamitlerle patlatılarak imha edildi. Maden ocaklarında, 2014- 2019 yılları arasında meydana gelen göçük, patlama, zehirlenme gibi iş kazalarında 64 maden işçisi yaşamını yitirdi. İşçilerin 29'u özel maden şirketlerinde, 23'ü kaçak işletilen ocaklarda, 12'si ise TTK'ya ait maden ocaklarında yaşamını yitirdi. Patlatılarak, mühürlenen ocaklardan çoğunun, daha sonra tekrar üretime açılması dikkat çekiyor.
Son olarak 25 Aralık'ta Kilimli ilçesine bağlı Gelik beldesindeki ruhsatsız işletilen kaçak maden ocağında meydana gelen metan gazı yanmasına bağlı karbonmonoksit zehirlenmesinde işçiler Uğur Korkmaz (33) ve Erdem Korkmaz (25) hayatını kaybetti. Olayla ilgili tutuklanan 4 kişi tarafından, kaçak ocağın 1 ay önce ekiplerce patlatılarak mühürlenmesine rağmen yeniden açıldığı ortaya çıktı.
'KAÇAK OCAKLAR BÖLGEMİZİN KANAYAN YARASI OLMAYA DEVAM EDİYOR'
Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Başkanı Erdoğan Kaymakçı, iş güvenliğinden yoksun kaçak ocaklarda meydana gelen ölümlerin kendilerini derinden üzdüğünü söyledi. Bu soruna acilen bir çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Kaymakçı, "En son olayda söz konusu maden ocağının yaklaşık bir ay önce kolluk kuvvetleri tarafından 'kaçak ocak' olarak mühürlendiği dile getiriliyor. Kaçak ocaklar bölgemizin ve ülkemizin kanayan yarası olmaya, yürekleri dağlamaya devam ediyor. İşsizlik girdabında çaresiz kalan gencecik insanlar, hayatlarının baharında hayata veda ediyor. Polisiye önlemlerle olmuyor, önlenemiyor. Çare kısaca söylemek gerekirse sağlıklı, güvenli iş yerleri oluşturarak, insan hayatının önceliği ve değerini öne çıkararak istihdam yaratmak. Aksi takdirde daha çok acılar yaşayacak, daha çok iş cinayetleri göreceğiz" dedi.
'OCAKLAR İMHA EDİLSE DE HEMEN YENİSİ AÇILIYOR'
Oda olarak kaçak ocaklarla ilgili çözüm önerilerini her platformda dile getirdiklerini ifade eden Kaymakçı, şöyle konuştu:
"Mühendislik bilim ve tekniğinin uygulanmadığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin neredeyse hiç alınmadığı bu tür yerlerde çalışmanın sonuçta insanlara ölüm getireceği apaçık ortada. Çok büyük bir risk taşısa da insanlar her şeyi göze alarak ruhsatsız, sigortasız, sosyal güvenceden yoksun olan böyle yerlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu kaçak iş yerleri imha ediliyor ama sonuçta hemen yanından bir başka ocak açılarak faaliyetler devam ediyor. Ta ki yeni bir facia olduğunda, ölümler yaşanınca kaçak olduğu ortaya çıkıyor, hayatını kaybedenlerin kaçak ocağın sahibi olduğu ileri sürülüyor. Zonguldak’ta bunu çok sık yaşadık, halen de yaşıyoruz. Hiçbir madencilik bilgisi içermeyen, teknolojisi olmayan, kömürü, gazı, tahkimatı, havalandırmayı bilmeyen, işçi sağlığı, iş güvenliğinden habersiz ve hiçbir teknik denetim olmadığı için son derece ilkel koşullarda sürdürülen çalışmalar sonucunda kazaların olmaması mümkün değildir. Dolayısıyla mayınlı bir tarla olarak nitelendirilebilecek kaçak ocaklarda meydana gelen bu tür facialar, bir iş kazası olarak nitelendirilemez.ö

Görüntü Dökümü
-------------
-Kaçak ocaklardan detay
-Ölen işçilerin ocaktan çıkarılması
-Maden ocaklarında çalışan işçiler
-Mühürlenen kaçak ocak
-Erdoğan Kaymakçı'nın açıklaması

HABER KODU : 191228039
Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,()

====================================

2020'de konut alacaklar dikkat

Enerji Bakanlığı'nın 1 Ocak 2020'den itibaren Enerji Kimlik Belgesi (EKB) bulunmayan binalarda alım, satım ve kiralama yapılamayacağını hatırlatması, konut sektöründe endişelere neden oldu. Halkın yeni düzenlemeden henüz habersiz olduğunu vurgulayan İzmir Müteahhitler Derneği (İMDER) Yönetim Kurulu Başkanı İslam Yıldırım, 1 Ocak'tan itibaren tapu müdürlüklerinde bir yığılma yaşanabileceğini söyledi.
Binaların alım, satım, kiraya verme işlemlerinde bulunması zorunlu hale gelen EKB için son başvuru tarihi olan 1 Ocak 2020'den itibaren EKB'si bulunmayan konutlar alınıp satılamayacak, kiralanamayacak. İki sayfadan oluşan ve binanın kaç kat olduğu, kaç yılında yapıldığı, ısıtma, soğutma sistemleri konusunda bilgileri içeren belgenin, binanın kimliği niteliğinde olduğunu açıklayan İMDER Yönetim Kurulu Başkanı İslam Yıldırım, bu belgeyi 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu'nda yapılan değişiklikle 2011 yılından itibaren yeni konutlar için aldıklarını dile getirdi. Ancak 1 Ocak 2020'den itibaren bütün ikinci el konutlarda da aynı belgenin zorunlu olduğunu söyleyen Yıldırım, "Bu belgede binanın A'dan G'ye kadar enerji performansı belirtiliyor. Ne kadar elektrik sarfiyatı yapıldığı bildiriliyor" dedi.
EKB'yi veren lisanslı kuruluş sayısının giderek artığını kaydeden Yıldırım, Türkiye genelinde 5 binden fazla yetkilendirilmiş firma bulunduğuna dikkat çekti. Belgenin yaklaşık 400- 500 TL maliyeti bulunduğunu da belirten Yıldırım, bu rakamın yeni yıldan itibaren artabileceğini ifade etti.
'BÜROKRASİYİ ARTIRMAYALIM, AZALTALIM'
Ekim ayı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre İzmir'de 9 bin 12 konutun satıldığını ifade eden Yıldırım, bunun 5 bin 344'ünün yeni konut olduğunu açıkladı. Ekim ayında satılan konutların yüzde 60'ının sıfır, yüzde 40'ının ise ikinci el olduğunu söyleyen Yıldırım, 1 Ocak 2020'den sonra geçerli olacak yeni uygulama için henüz tapu müdürlüklerine bir talimat gönderilmediğini belirtti. İslam Yıldırım, "Vatandaşlar tapu müdürlüklerine gittiklerinde ne gibi sorunlarla karşılaşacak? Tapu müdürlüklerine genelge gönderilerek konunun açıklığa kavuşturulması lazım. Çünkü 1 Ocak'ta tapu müdürlüklerinde bir yığılma olabilir. Konutunu satmak isteyen alıcıyla gidecek, ama işlemini yapamayacak. Bürokrasiyi artırmayalım, azaltalım istiyoruz" diye konuştu.
EKB ALIM SÜRECİ
İkinci el konutunu satmak ya da kiralamak isteyenlerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini de anlatan İslam Yıldırım, şöyle konuştu:
"Lisanslı kuruluş, binanın projesini ve inşaat ruhsatını isteyecek. Vatandaş bunları almak için ilgili belediye, imar ve şehircilik müdürlüğüne gidip talepte bulunacak. Arşivdeki projenin bir örneğini alacak. İnşaat ruhsatının fotokopisiyle birlikte lisanslı kuruluşa gidecek. Kuruluş da düzenlediği EKB'yi vatandaşa verecek. Lisanslı kuruluşlar 2020'den sonra fahiş fiyat ister mi bilmiyoruz. Ruhsatlı binaların belgeye ulaşması kolay. Ama imar barışına başvurup da hiçbir projesi olmayan binaların enerji kimlik belgesi alması zor olacak. İki katlı eski ve kaçak bir bina düşünün. Yapı kayıt belgesi almış, ama projesini henüz çizdirmemiş. İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'ne kaydettirmediyse belgeyi almak biraz uzun sürer."

Görüntü Dökümü
-------------
- Bina görüntüsü,
- Satılık ve kiralık levhalarından detay görüntü,
- Enerji Kimlik Belgesi'nden detay görüntü,
- İslam Yıldırım ile röp.

HABER KODU : 191228033
Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, ()

================================

Sanat müziğini sevdirmek için afiş sergisi açtılar

Erzurum'da Atatürk Üniversitesi Oltu Meslek Yüksekokulu Grafik Tasarım Bölümü öğrencileri, gençlere Türk sanat müziğini sevdirmek için çalışma başlattı. Proje kapsamında öğrenciler, hazırladıkları, Türk sanat müziğinin sevilen isimlerinin fotoğraflarının yer aldığı afişleri sergiledi.
Oltu Meslek Yüksekokulu Grafik Tasarım Bölümü öğrencileri, Türk sanat müziğini gençlere sevdirmek ve sanatçıları tanıtmak için proje hazırladı. Sosyal sorumluluk kapsamında hazırlanan 'Haydi Birlikte Söyleyelim' projesi, Atatürk Üniversitesi Bilimsel Araştırma ve Proje Birimi'nce desteklenecek çalışma kapsamına alındı. Öğrenciler, başta Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Emel Sayın, Samime Sanay, Ahmet Özhan gibi Türk sanat müziğinin sevilen isimlerinin fotoğraflarının yer aldığı afişleri tasarladı. Bağımlılığa dikkat çekmek amacıyla da tasarlanan afişlerin yer aldığı sergi, okul salonunda açıldı.
Oltu Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aslan Gülcü, Oltu Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Cavit Yeşilyurt ile davetlilerin gezdiği sergi hakkında bilgi veren öğrenciler, amaçlarının Türk sanat müziği sanatçılarını gençlere tanıtmak ve sevdirmek olduğunu söyledi. 

Görüntü Dökümü
-------------
-Sergiden afilerden görüntü 
-Serginin gezlirken görüntü
-Grafik tasarın sınıfından görüntü  
-Öğretim üyesi ve öğrencilerden röp   

HABER KODU : 191228034
Murat AYDIN / OLTU (Erzurum), () 

====================================

Sakarya’nın meşhur tadı 'ıslama köfte'
 
Sakarya'nın meşhur yiyeceği ıslama köfte, et suyu ile yapılan ekmeğiyle ağızları tatlandırıyor. 3 kuşaktır ıslama köfte yaptıklarını belirten Yavuz Köprülüoğlu, "Islama köfte, kökenleri Balkanlara dayanan bir köfte. Aslında bir fakir yemeği, bayatlamış ekmekleri değerlendirerek kemik veya et suyunda baharatla harmanlanarak lezzetlendirildiği Sakarya'nın simgesi haline gelmiş bir yiyecek" dedi.
Sakarya'nın markası haline gelen meşhur yiyeceği ıslama köfte, köftesindeki baharatı ve ekmeğindeki özel sosu ile bir kez tadına bakanlarını beğenisini topluyor. Şehrin en eski firmalarından olan Köfteci İsmail isimli işletmenin üçüncü kuşak işletmecisi Yavuz Köprülüoğlu, "Islama köfte, birçok köftenin olduğu gibi kökenleri Balkanlara dayanan bir köfte. Aslında bir fakir yemeği, bayatlamış ekmekleri değerlendirerek kemik veya et suyunda baharatla harmanlanarak lezzetlendirildiği Sakarya’nın simgesi haline gelmiş bir yiyecek" dedi.
'ASIL ÖZELLİĞİ EKMEĞİ'
Islama köftenin diğer köftelerden daha farklı bir noktada olduğunu belirten Yavuz Köprülüoğlu, "Köftesinin de baharatı farklı, ancak ıslama köftenin asıl özelliği ekmeğidir. Tabi ki biz köftemizi seviyoruz, diğerlerinden farkı aslında şu, ekmeğiyle çeşnilendirilmesi ve daha eski bir reçete, eski bir tarif olması. O yüzden ıslama köfte diğerlerinden biraz daha ayrı tutulabilir. En iyi arkadaşı ise piyaz ve yanında kabak tatlısıdır. O da yine Adapazarı’nın geleneksel tadıdır. O da sadece buraya has bir şekilde pişen bir tatlıdır" diye konuştu.
Islama köfteyi severek yediğini, vazgeçilmez bir lezzet olduğunu belirten Mahmut Esen ise, "Burası bizim arkadaşlarla buluşma yerimiz, çok lezzetli" şeklinde konuştu.
İzmit’te kimya fabrikasında üretim müdürü olarak çalışan ve ıslama köfte yemek için Sakarya’ya gelen Arif Akaytay ise, "İzmit’te çalışıyorum ve her zaman geliyoruz. Çok severek yiyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü
-------------
-Yavuz Köprülüoğlu röp.
-Köfte pişirme detay
-Ekmek hazırlama detay
-Mahmut Esen röp.
-Arif Akaytay röp.
-Detay

HABER KODU : 191228035
HABER-Güven HASBAŞ / KAMERA-Ramiz Kaan OKTAR- ADAPAZARI(Sakarya),()

=====================================