Emekli 1'inci Sınıf Emniyet Müdürü Çetin Domaç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım da  :" İstihbarat birimleri çökmüştür..! " dedi



Çetin Domaç'ın paylaşımında şu ifadeler yer aldı : 

"İSTİHBARAT BİRİMLERİ ÇÖKMÜŞTÜR..

Güvenlik güçlerinin çok önemli ve çok öncelikli olarak,
iki temel görevi vardır.

Birincisi önleyici hizmetler.
İkincisi ise olay vukuu bulduktan sonra,
fail ya da faillerin yakalanarak adalet önüne çıkarılmasıdır.

Öncelikle olası terör olayları boyutunda,
emniyet istihbarat ile askeri istihbarat ve
MİT’in yürüttüğü istihbarat faaliyetlerinin,
olayları önceden haber almak ve
ilgili birimlerin önlem almasını sağlamak bağlamında,
çok etkili ve çok önemli görevleri olduğu yadsınamaz.

Terör olayları öncesinde ya da sonrasında kolluk;
yollarda salma usulü yöntemiyle araçları durdurup,
araç kontrolü yaparak hiç kuşku yok ki terörü önleyemez.

Eğer polis,
şehir merkezlerinde ve çok yoğun akan trafikte,
her defasında yani sık sık bu yöntemi uygulamaya kalkarsa,
akan trafiğin felç edilmesinin yanı sıra,
o şehirde yaşamın da felç edilmesi sonucunun doğması kaçınılmaz olur.

Demem o ki;
olası olayların gerçekleştirilmezden önce önlenebilmesi,
Emniyet istihbaratla MİT’in önceden haber alması ve
fiziki önlem almak sorumluluğunda olan güvenlik birimlerini de,
olay gerçeklenmezden önce
bilgilendirmesi yoluyla sağlanabilir.

Yani terör olayları ancak;
Faillerin eylemi gerçekleştirmeden önce
yakalanmaları yoluyla engellenebilir.

Polis örgütünde son yıllarda,
kurunun yanında yaşlarda yakılarak,
yani gerçekten Feto’cu ve suçlu olan polislerin yanı sıra,
bazıları da muhtemelen sırf bizden değil düşüncesiyle ve
aslında devletin ve halkın polisi olmak ilkesini,
adam gibi uygulayarak polislik yapan,
yetişmiş ve uygulamada profesyonelleşmiş,
binlerce polis kurunun yanında yaş misali,
ne yazık ki harcanmıştır.

Yetmemiş,
polise bilgili, aydın ve kaliteli yöneticiler yetiştirmek amacıyla ve Atatürk’ün emriyle,
biri 1937, diğeri 1938 yılında açılan,
Polis Koleji ve Polis Akademisi gibi,
polisin iki güzide eğitim kurumu da,
cemaatçi olan öğretim görevlileriyle,
Fetocu olan öğrencileri tasfiye ederek,
okulların rehabilite edilmesi yerine
kapatılmış ve bu yolla da;
Polis Örgütünün amir kadrosu, eğitim boyutunda,
fonksiyonel olarak çökertilerek zaafa uğratılmıştır.

Ben imamlık yapamam.
Çünkü ben ilahiyatçı değilim.
Ben mühendislik yapamam.
Çünkü ben mühendislik fakültesi mezunu değilim.
Ben doktorluk yapamam.
Çünkü ben Tıp Fakültesi mezunu değilim.
Ben Matematik, fizik, kimya vb.
derslerinin öğretmenliğini yapamam.
Çünkü bunlar benim branşım değil.
Benzeri benim yapamayacağım
bir sürü meslek gurubu daha vardır.

Ama ben 14 yaşından itibaren
en alt kademeden başlayarak eğitildiğim ve
uygulamada da giderek uzmanlaştığım nedeniyle,
halkın ve devletin ilkeli polisi olmayı,
polislik yapmayı ve
olaylar ile polisi yönetmeyi bilirim.

Kuşkusuz ben ve benim orijinimde olanlar,
bulunmaz hint kumaşı değiliz.

Ama polislik bizlerin mesleğidir.
Yani bizler 14 yaşında polis olarak doğduk,
polis olarak eğitildik,
polis olarak yaşadık ve
polis olarak da öleceğiz.

Açıkçası kişisel olarak ben;
Polis Örgütünün amir kadrosuna,
hukuk dersleri ağırlıklı olarak eğitim veren,
birkaç fakülte dışındaki fakültelerden,
Örneğin Su Ürünleri Yüksek Okulu gibi
okulların mezunlarından,
kısa süreli kurslardan geçirerek
polisin yönetim kadrosuna personel almayı,
ülkemizin terör bataklığını ve asayişsizliğini,
çözümsüzlüğe sürüklemekle eş değer tutarım.

Sakın haaa! birileri çıkıp;
meşakkatli ve bilimsel eğitimini almamış ve
olayların içinde fiilen yoğurularak tabandan yetişmemiş,
ve sanki, gökten zembille indirilmişler gibi,
polisin amir kadrolarına oturtulup,
telsizin mandalına basarak emir vermekten öte,
becerisi olmayanlarla ve
kapı kulu olmayı matah sayanlarla,
halkın ve devletin polisliğinin yapılabileceği hayalini kurmasın.

Başka deyişle ve sakın haa! Hiç kimse;
polisliğin tepeden indirilen yöneticilerle yönetilebileceğini
ve böylece de can ve mal güvenliğinin
sağlanabileceğini söylemeye kalkmasın.

Çünkü taşıma suyla değirmen döndürülemez.
Çünkü tabanda polislik yapmadan makamlara oturtulanlarla,
can ve mal güvenliği sağlanamaz.

Hele hele terörü önleme bağlamında hiçbir yere varılamaz.

Aksini iddia edecekler varsa önce,
yakın geçmişte iktidarların dümen suyuna takılan ve
polisi yönettiğini sanan
tepeden indirilen bazı valiler ve
bazı il emniyet müdürleri gibi,
kifayetsiz ve basiretsiz bürokratlarla,
olayların geldiği boyutlara ve
1980 öncesi sağ-sol karşıtlığıyla katledilen,
yaklaşık 5000 gencimizin ve bir o kadarda,
İşkencehanelerde ve
cezaevlerinde mağdur edilen gençlerimizin,
dramatik yaşam hikayelerine baksınlar…

Demem o ki:
Gerçek anlamda polisliği bilmeyenlerin yönetimindeki polisin,
olayları önlenemeyeceği
yakın geçmişte görülen örneklerle sabittir.

Açıkçası söylemek istediğim şu ki:
bazılarının hafife aldığı polislik mesleği,
sanıldığı kadar kolay bir meslek değildir.

Halkımızın can, mal, ırz güvenliğiyle,
toplumun huzuru ve Devletimizin güvenliği,
polisin başarı ya da başarısızlığıyla,
doğrudan bağlantılıdır.

Başka deyişle;
halkımıza yaşatılan olumsuz olayların sonuçlarından da görüldüğü üzere,
halkın ve devletin polisi olabilmek,
Ülkemiz, demokrasimiz ve toplumumuz için,
son derece hayati önemdedir.

Buna rağmen polis son yıllarda,
halkın ve devletin polisi olmak yerine,
parti polisi haline dönüştürülmektedir.

Ne yazık ki MİT’de parti MİT’i gibidir.

Mal, can ve devlet güvenliğini sağlamaya yönelik olarak,
yapılması gereken istihbari faaliyetler sırasıyla,
muhbir, mutemet, ajan ve teknolojinin kullanılımıyla elde edilir.

İstihbari duyumlar sonucu elde edilecek bulguların da,
devletin ve halkın çıkarları istikametinde kullanılmasını gerekir.

Eğer muhtarlar,
muhalifleri tespit etmeleri istemiyle,
muhbir ya da mutemetler olarak kurgulanırlarsa,
eğer yandaşlar
şakşakçılık ya da muhaliflere karşıtlık istikametinde
koşullandırılmış ajanlar gibi kullanılırlarsa,
Eğer teknolojik araç gereçler
muhalifleri dinlemek ve mimlemekten
başka bir iş yapamaz haldeyse,
yani istihbarat anlayışı bir kişinin ya da
bir partinin çıkarlarını önceleyerek kurgulanıyorsa,
bu nedenle oluşacak istihbarat eksikliği yüzünden,
vahşet tabloları doğuran olayların
yaşanılması da kaçınılmaz olur.

Yine demem o ki:
Bana göre ve ne yazık ki,

İSTİHBARAT BİRİMLERİ ÇÖKMÜŞTÜR… "



Paylaşım altına yapılan bazı YORUMLAR şöyle sıralandı :


TC Ergün Sağlam :
Maalesef çok haklısınız efendim. ..

TC Ergün Sağlam : Basit asayiş olaylarında dahi başarısızlıklar had safhada. ..

Hasan Arslan : Bu bilgilendirme ve yorum doğru adrese ulaşır mı?

Doğrusu sanmam.

Gitse gereği yapılır mı?

Onu hiç sannam.

Yapılanlar ve yapılacakların bir stratejinin sonucu olduğu gün gibi ortada değil mi?

Bu stratejiyi yapanları ve uygulayan işbirlikçilerini uzaklaştıramazsak yönetimden tehlike çok daha büyüktür.

Murat Can : Sadece beğenip geçsem kendimi rahatsız hissedecektim. Teşkilatımız ile ilgili okuduğum en güzel tespit . İnşallah birilerine ulaşır.


ULUSALSES.COM-ÖZEL HABER-HALİS KAHRAMAN