Yaklaşık bir yıl geçti aradan... Türkiye’de yaklaşık 40 yıldır faaliyet gösteren, eğitimle öne çıkıp, siyasi partilerle irtibatı ile devletin içine sızan ne idiğü belli olmayan Fethullah Gülen terör örgütünün yaptığı darbe girişimi Türkiye’yi adeta rejim bunalımına soktu. 

Tabi bu örgütün geçmiş iktidarlar zamanında sızmaları olsada Ak Parti döneminde adeta devletin belirli kurumlarını ele geçirdiği de, darbe girişimi sonrası yapılan operasyonlarla ortaya çıktı.

Tabi iktidar partimiz 17/25 Aralık miladına kadar bu örgütle birlikte çalıştı... 

Yargı miladı bile 17/25 Aralık...

Yani ondan önce bu örgüt ne halt yediyse, kim ne zarar gördüyse diyecek birşey yok... 

Adaletin böylesi olur mu? Şimdi AKP içindeki arkadaşlar ve hatta partinin öncü kuvveti bile "Balyoz, Ergenekon operasyonlarını FETÖ yaptı. Bizi kandırmışlar" diyebiliyor... O zaman bu terör örgütü adeta devleti ele geçirmiş olmuyor mu?

Bugün binlerce insan FETÖ  terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla hapiste... 

Türkiye Olağanüstü Hal (OHAL) ile yönetiliyor. 

Bu Fethullah Gülen Türkiye’de darbeyi gerçekleştiremedi ama, dünyada bir numara oldu. Hani derler ya reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bugün geldiğimiz nokta aynen böyle. 

Bir yıldır her gün gazeteleri elimize aldığımızda mutlaka FETÖ manşetleri ve içerisindeki yazıların ve haberlerin nereden bakarsanız bakın yüzde 60’ında mutlaka konu edilmiştir. 

Televizyonlardaki açık oturumlarda bir yıldır darbe girişimi konuşuluyor. 

Peki diyeceksiniz ki konuşulmasın mı? 

Konuşulsun da, her şeyin de bir sınırı vardır. 

******* ********* ********

Biz bu pisliklerle uğraşacağımıza, her gün bunlarla beyin yıkayacağımıza , ‘gençliği nasıl eğitir, bu ülkeyi FETÖ gibi adamların eline düşürmeden nasıl kurtarır, ilmi ile bilimi ile dünyaya damgasını vuran bir ülke nasıl oluruz v.s’ diye düşünüp kafamızı buna yormamız lazım. 

Bırakın bu işleri yargı yürütsün. 

Yargıyı da hür bırakın...

Yargıçlar özgür iradesi ile karar verebilecek kişilerden seçilsin. 

Yine yargının yapısını da özgür irade kullanacak bir şekilde oluşturalım. 

Bunun dünyada örneği var. İşte Amerika... 

Başkan Donald Trump’un yaptığı ve yapacakları ile ilgili anında devreye girip müdahale olabiliyor...

Bize de böyle bir yargı lazım...

Tabi yargı sadece kanunlarla iyi işlemez...

Bunu işletecek olan esas mevzu yargıç olan insanların vicdanı ve hür iradeleridir.

******* ********* ********


Yargıç düşünceye göre, partiye göre, cemaate, STK’ya göre karar vermez. 

Yargıç, yasa ne diyorsa ona göre karar verir. 

Karar verirken karşındaki şüpheli; anası, babası, eşi, çocuğu da olsa onun adına bir şey 
değişmemesi gerekir. 

Ama ne yazık ki bugün ülkede yargı tartışılır duruma gelmiştir. 

Ana Muhalefet Partisi ‘Adalet Yürüyüşü’ yapıyor...

Bir Milletvekili (Enis Berberoğlu) “MİT TIR’ları” konusunda tutuklanırken, bir başka milletvekili geçmişte aynı konuda daha ağır sözleri ve iddiaları olmasına rağmen bugünkü hükümette Başbakan Yardımcısı (Tuğrul Türkeş) olarak görev yapıyor.

Bunların iyi irdelenmesi lazım...

Sözcü Gazetesi’nden meslektaşımız Gökmen Ulu ve onun yaptığı haberden dolayı sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mediha Olgun hangi vicdana dayalı olarak hapiste yatıyor... 

Yine Cumhuriyet Gazetesi İnternet Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven, hiç yok yere bir ay tutuklu kaldı... 

Bu gazeteci arkadaşlarımızın hapsedildiği malum olaylar çok gülünç...

******* ********* ********

Bu gibi konularda verilen kararlar yargıya güveni sarsıyor. 

Oysa yargı bir ulusun en önemli ve vaz geçilmez bir dayanağıdır...

Yargı herkese eşit işlemelidir... 

Ama ne yazık ki bugün bunu söylemek zor. 

Doğru tektir.

Neden hala FETÖ’nün siyasi ayağına dokunulamıyor?

Herkes bu soruyu soruyor, ama yargı bu konuda bir ilerleme kaydedemiyor. 

Acaba neden?

Bunu yapabilecek bir yargıç varsa bugün ülkede milletin başının tacı olacaktır...

Ama bir gün geçmeden görevden uzaklaştırılacaktır...

Belki de üzerine her şeye rağmen FETÖ yaftası vurulacaktır... 

Ama tepelerden bir işaret gelse şuna alın diye her şey değişir... 

O işaret te gelmez, çünkü, hepsi birlikte yürüdü bu yollarda...

Siyasette FETÖ’den alınacak ilk isim de yine bellidir... 

O da Meral Akşener’dir...

Çünkü bugün mevcut varlığın karşısındaki en önemli siyasi güç Meral Akşener’dir...

Hele bir siyasi hareket yapsın, parti kursun ve yürümeye başlasın... 

(Akşener’le ilgili yazdıklarım yaşananlar karşısında tamamen kendi ön görümdür. Yoksa Akşener’in FETÖ ile hiç bir şekilde ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Keşke siyasi yapımız için de Akşener gibi daha çok sayıda kadınımız olsa)

******* ********* ********

Türkiye’nin önceleği eğitimdir. FETÖ tarzı pisliklerden kurtulmak için öncelikle devlet yapısını iyi bir şekilde kurmak ve kurgulamak lazım. 

Devletin yapısı siyasi kişiliklerden değil, bilirkişilerden oluşmalıdır. Devlet kurumlarının başında işinin ehli insanlar olmalı ve kurumları da işlevine göre yönetmelidir.

Biz ehli insan yeri hangi yapı olursa olsun başta, siyasi bakıp, ‘Bizden olsun, ne olursa olsun’ dediğimiz zaman kurtuluşumuz olmaz. 

Devlet yapısı ehli insanların elinde olsa cemaatler, tarikatlar, teröristler bu yapıların içine sızamaz. 

Bugün Türkiye’de FETÖ çökertilse de arkasından filizlenen benzeri cemaat yapıları da yine siyasi yapıların yanında güçlerini gösteriyor. Onlar da gelecekte aynı şekilde devletin nimetlerinden yararlanmak için istedikçe isteyeceklerdir. Onlar da devletin derinliklerine kadar yerleşecektir...

Yanlış anlaşılmasın burada dini konuda bir sözüm yok. İnançlı ama gerçek Müslüman olan insanlarımızdan bu devlete zarar gelmez. Ama tarikat, mezhep çığırtkanlığı olanlardan korkarım. Çünkü benim dinimde ne tarikat ne mezhep vardır. 
Var diyenlere soruyorum; Hazreti Muhammed (S.A.V) Peygamberimizin Mezhebi neydi?... 


GÜNÜN SÖZÜ: Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Cahil insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar. Konfüçyüs