Bir evin penceresinden çekildiği anlaşılan titrek bir kamera görüntüsü.

Belli ki çeken kişi panik içinde, çünkü aşağıda yerlerde sürüklenen yaşlı bir adam var.

Ve yanındaki kişi büyük ihtimalle “Polise haber verelim” diyor. Öyle ya, başımıza bir iş geldiğinde ya da başı dertte birini gördüğümüzde aklımıza gelecek merci orası.

Çeken kadının cevabını duyuyoruz o sırada: “Polis memurları yapıyor zaten..”.

Evet, 82 yaşındaki bir adamı yerlerde sürükleyen, itip kakan, tekme ve tokat atan polis.

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama da ifade edildiği şekliyle söylersek “Çocuklarımızın korkmadan sığınabilecekleri güvenli bir liman..” olan polis.

Yaşlılarımız için aynı şeyi söyleyemiyoruz korkarım .

Mesele nedir derseniz, her tarafı ayrı hazin bir olay.

Olay Giresun’da gerçekleşiyor. Yusuf Topal ve karısı Fatma Topal, fındık hasadı için İstanbul’dan memleketleri Giresun’a gelmiş 82 yaşında bir çift.

Yürüme güçlüğü çeken Fatma Topal için hayati önem taşıyan, kan sulandırıcı olduğunu anladığımız ilacı bitince, Yusuf Dede, 15 Temmuz Şehitler Aile Sağlık Merkezi’ne gidiyor. İlaçları yazdıracak.

Doktor “Hastayı görmeden yazamam” diyor, Yusuf Dede “Evde bakım kararı var, sağlık görevlileri eve gelsin” diyor, aralarında tartışma çıkıyor ve görevli doktor polis çağırıyor..!

Polis memurları ne mi yapıyor ? Gelip Yusuf Dede'yi gözaltına almaya kalkışıyor..

Yani neresinden tutmak lazım, eline düşmüş çaresiz bir hasta yakınının, hem de o yaşta bir adama yardımcı olmaya çalışmak yerine polis çağıran doktordan mı, çıkan tartışmayı vatandaşı gözaltına alarak çözmeye kalkışan iki polis memurunda mı..?

Fakat Yusuf Dede direniyor.. Burası önemli, sen sadece hasta karına ilaç yazdırmaya gitmiş sıradan bir adamsın, yazdıramıyorsun, muhtemelen bu yüzden öfkelisin ve ne yapacağını bilemiyorsun, polis de gelip seni karakola götürmeye çalışıyor.

Gözaltına almak isteyen polislere sakın direnmeyeceksin efendim.

Direnirsen ne oluyor? İşte bütün o kameradan gördüklerimiz ve daha fazlası..

82 yaşındaki bir dede ile insani yollarla ‘başa çıkamayan’ iki polis memuru , biber gazı sıkıyor, ters kelepçe takıp yerlerde sürüklüyor..

Ve Sonuç : Yusuf dede, kalp krizi geçirip ölüyor..

Ölüyor ya, ilaç yazdırmaya çalışırken ölüyor Yusuf dede..

Küçükleri seven ve koruyan, yaşlılara hürmet eden yurdumda o Yusuf dede’ye reva görülen muamele bu..

Aklım hayalim ve hafızam almıyor..!

Emniyet Genel Müdürü görevine yeni atanan Emniyet teşkiatında 43 yıl hizmet verdikten sonra bu göreve layık görülen Sayın Celal Uzunkaya'ya sesleniyorum :

Polis okullarında polis adaylarına nasıl bir eğitim veriliyor ?

Polislere görev başındayken hiç hizmet içi eğitim verilmiyor mu ?

Yusuf Dede'ye görevli iki polis memurunun yaptıkları muameleye bakılırsa ;

Demek oluyor ki, polislere verilen eğitimler ÇOK YETERSİZ..

Yusuf dede’yi gözaltına almak isteyen görevli polislere sesleniyorum :

Hiç mi yaşlı anneniz, babanız, yakınınız olmadı ?

Yusuf Dede’ye, nasıl kıyabilir siniz ?

Yusuf Dede, polis arabasına girmek istemiyor, haksız mı, neden istesin, bütün yaptığı ilaç almaya çalışmak, ne gerekçeyle gözaltına alıyorsunuz ?

Göreviniz zaten korkmuş insanı daha da korkutmak mı ?

Polis arabasına binmek istemeyeni öldürmek mi ?

TV haberlerinde Yusuf Topal’ın oğlunun konuşması nasıl içime oturdu.

“Babam hayatı boyunca korkuyla yaşadı” diyor, “Evlatlarına gelebilecek bir tehlike korkusu, vatanına milletine karşı yapabileceği bir hata korkusu ve en sonunda korkuyla öldürdüler babamı”.

Şimdi açığa alınan polisler “Asıl mağdur biziz..Bize güçlük çıkardı..” diye ifade vermişler..

Yusuf Dede’yi gözaltına almak isteyen görevli iki polis memuruna sesleniyorum :

“ Hakikaten pes artık. değil mi.., güçlük çıkarmadan ölüverseydi keşke,

siz de mağdur olmasaydınız..! ”